20 Eylül günü ATV’nin sevilen dizi filmi ‘Senden Başka’nın setine konuk oldum. Yoğun bir çalışma temposu içinde olan ekip, işlerini son derece profesyonelce yapıyordu.

SENDEN BAŞKA

Künye

Kanal: ATV, Çarşamba 

Yönetmen: Jale İncekol

Yapım: TIMS Production-Timur Savcı

Senaryo: Eylem Canpolat-Sema Ergenekon

Görüntü Yönetmeni: Erçin Karabulut

Genel Koordinatör: Başak Abacıgil

Yapım Koordinatörü: Engin Acuner

Yardımcı Yönetmen: İnci Balabanoğlu Ahıska

Yapım Sorumlusu: 

Görüntü Yönetmeni: 

Sanat Yönetmeni: Canan Özkan

Final Mix: Orçun Kozluca

Kurgu: Deniz Kayık

Dekor: Canan Özkan

Işık Şefi: Murat Münüklü

Set Amiri: 

Kuaför/Makyöz: 

Müzik: T&A Project /Taner Ayan-Arıkan Sırakaya

Montaj: 8 mm

Oyuncular: Saadet Işıl Aksoy, Tolga Futacı, Ezgi Mola, Serdar Yeğin, İpek Yaylacıoğlu, Mahir İpek, Nihan Büyükağaç, Mustafa Selçuk Gürmeriç, Hare Sürel, Remzi Evren, Sezai Aydın, Feriha Eyüboğlu, Yaşar Akın, Merve Altınkaya, Uğur Baltepe, Canan Macaroğlu, Yusuf Ünal ve 

Bora Ayanoğlu ve Bilge Şen ve Füsun Ünal.

20 Eylül günü ATV’nin sevilen dizi filmi ‘Senden Başka’nın setine konuk oldum. Yoğun bir çalışma temposu içinde olan ekip, işlerini son derece profesyonelce yapıyordu. Engin Acuner’in cevapları ile ‘Senden Başka’ hakkında detaylı bir bilgiye sahip olacaksınız. 

Daha önceden tanıdığım sevgili Tolga Futacı ise oyunculuğa son derece ısınmış görünüyordu. Bunun yanında mütevazılığından hiçbir şey kaybetmeyen Tolga, bütün sorularımı samimiyetle cevapladı. 

Engin Acuner [Yapım Koordinatörü]

‘Senden Başka’ nasıl ortaya çıktı?

Engin: Yapımcımız Timur Savcı benim de bildiğim kadarıyla ‘Senden Başka’ şarkısını çok severmiş.

Tolga: Ben hiç bilmiyorum, direkt teklif geldi bana. 

Engin: Timur Avcı, bir dizi film yapmak istemiş. Yani ‘Senden Başka’ fikri daha önce çıkmış şarkıyla beraber. Sonra senaryosu yazdırılıp başlayan bir projedir. 

Kamera önünde ve arkasında kaç kişi çalışıyor?

Ana kastımızda 14 civarı oyuncumuz var. Onun haricinde montajı yapanlar da dâhil olmak üzere kamera arkasında toplam 50–55 kişilik bir ekip var. Ofiste çalışan arkadaşlarımızla birlikte 60–65 kişilik bir ekip, bu dizi film için çalışıyor, diyebilirim.

‘Senden Başka’ nerelerde çekiliyor?

Valla neresi olsa çekerim [Hep beraber gülüyoruz]. Ana mekânlarımız Kuleli’nin arkası gibi Emek Mahallesi denilen bir yer var Çengelköy sırtlarında. Varoş bir yer, Elifler biraz daha fakir, orada oturuyorlar. Orhan da onlara çok yakın, genellikle orada oluyoruz. Orhan’ın patronunun evi var Cumhuriyet köyde; bir de ana mekânımız tamirhanemiz var maslak oto sanayide, Diyark Otomotiv’de çekiyoruz. Sponsorumuz reklâm yapayım biraz [gülüyor]. 

Tolga: Duvarları sarı lacivert. 

Engin: Tolga seviyor ben sevmiyorum. 

Sette oyuncular arasında guruplaşmalar oluyor mu?

Guruplaşma demeyelim de iyi anlaşanlar var. Genç oyuncular birbirleriyle daha iyi anlaşıyor. Genç yaşlı sentezi olmuyor bizde. Yaşı ilerlemiş olanlar kendi akranlarıyla, gençler daha çok kendi aralarında kulis oluşturuyor. Kulis gibi değil de samimiyet var. Genç oyuncularla daha orta yaş oyuncular arasında farklı samimiyetler oluyor tabii. Mesela Ezgi ile Saadet on bölüm olmasına rağmen arkadaşlıkları çok ileri derecede, çok samimiler. Aynı samimiyeti başka oyuncularla gösteremiyorlar haklı olarak.

Bu oyuncular proje belirlendiği zaman neye göre seçiliyor?

Tamamen karaktere göre.

Neden Tolga Futacı, Ezgi Mola ya da Saadet Işıl Aksoy seçildi? Neye göre belirleniyor?

Bizim projemiz yazlık proje olarak başladığı içinilk etapta romantik komediolarak başladı ki hala öyle. Saadet işin en başından beri olan en eski oyuncumuz o yani ilk olarak onla anlaşıldı. Saadet’in güzelliği enteresan, değişik bir havası var. Onun yanında Tolga’yı da patronumuz çok istedi. Tolga’ya çok da alternatif katmadık. Tolga ile görüştük. Tolga’nın gerçekten çok sıcak bir enerjisi var. Ondan sonra da diğer yan kasttaki oyuncular mesela Ezgi’nin Hırsız Polis’teki sıcaklığı, tiyatrodaki izlenimi çok sempatik. Ezgi olur, demiştik. Rolü için ilk görüştüğümüz oyuncu zaten oydu. Onun yanında yine komik ama biraz daha böyle şımarık bir erkek lazımdı. Onun için de Serdar Yeğin en oluru geldi, onunla anlaştık ve bu kastımızdan çok memnunuz.

Bu senaryo ilerlemeye uygun mudur? İleride herhangi bir tıkanıklık söz konusu olabilir mi?

Her senaryo ilerlemeye uygundur. Senaristler öyle biraniden sert bir uyarı alır, senaryoyu başka yerlere götürürler, her an her şey olabilir.

Ne kadar zaman daha sürer sence?

Bu tamamen reytinglere, gelen eleştirilere bağlı. Umudumuz tabii ki olabildiğince gitmesi.

Oyuncular senaryoya müdahale ediyorlar mı?

Ona müdahale değil de düzeltme, diyelim. Kendince yani şurada bu karakter bunu demez de şunu demeli mi aslında, gibi müdahale olmasa da tavsiyeleri oluyor.

Bir bölümün çekilmesi ne kadar sürüyor? Artık dublaj yok, sesli çekiminiz var?

Bir bölümümüz şu anda altı günde bitiyor. Montajı, miksajı, düzeltmeleri derken Çarşamba akşamı yayına yetiştiriyoruz. Bir gün repo yapıyoruz haftada.

Çekimler yapıldıktan sonra hep birlikte izleme gibi bir durumunuz oluyor mu?

O şöyle ilk bölümümüzü izledik beraber. Ondan sonra böyle bir sıkıntımız olmadı. Gerek de görmedik hiç. İnsanlar rahat evlerine gidip seyretsinler diye genelde Çarşamba günleri repo vermeye çalışıyoruz ama şu anda yapamıyoruz, erken bitsin diye çalışıyoruz.

Şirketinizin ‘Senden Başka’ ve Kavak Yelleri dışında projeleri var mı?

Şu anda devam eden sadece ikisi var ama ondan önce Sağır Oda’yı da biz yaptık. Ortak yapımcı olarak patronumuz Timur Savcı’nın yaptığı Haziran Gecesi, Asmalı Konak ve bir de bir filmimiz var ‘İlk Aşk’ diye, Foça’da çektiğimiz Çetin Tekindor, Vahide Gördüm, Haluk Ergenç oynadılar. Beş tane ödül alan bir film. Başka Ödünç Hayat diye bir dizi yaptık yine ortak o biraz kısa sürdü, beş bölümdü. Gümüş’ü yazan senaristlerimiz yazıyor Senden Başka’yı. 

Böyle bu şirketin bünyesinde çalışan senaristleri mi var yoksa dışardan senaryolar alınıyor mu?                                                                                                                       

Dışarıdan senaryolar alınıyor ya da öykü şirketin veya Timur Bey’in oluyor. Anlaştığı senaristlere yazdırıyor.                                                                                 

Erkin Koray’ın ‘Senden Başka’ adlı şarkısı da kullanılıyor, değil mi?

Evet, onu da kullanıyoruz. İsimden dolayı seçildi, bir de duygusu bizim o anki duygularımıza yakın sahnelerimizde onu, daha neşeli sahnelerde Füsun Hanım’ın şarkısını kullanıyoruz.

Biraz önce bahsetmiştik, bu şarkı üzerine mi senaryo yazıldı? Yoksa bir senaryo vardı üzerine mi bu şarkı kullanıldı?

Senaryo vardı. İsmi ne olsun, diye düşünüldü. Senden Başka seçildi. Kesinlikle o şarkının alınması lazımdı, alındı. Füsun Hanım da çok yardımcı oldu bu konuda, sağ olsun.

O da oynuyor bazı sahnelerde.

Evet, o da oynuyor, Elif’in annesinin çalıştığı villanın sahibi ama şimdi her başı sıkışanın yardımına koşan yardım perisi gibi oldu. Leyla karakterin ismi; o da kendine Peri Leyla ismini taktı. Çok sempatik biri.  

Tolga Futacı [Orhan]

Bu teklif gelince neden kabul ettin?

Çok teklif geldi akademiden sonra albümden sonra da teklifler geldi ama sadece kabul etmiş olmak için ya da ne bileyim sadece bir fayda sağlamak için kabul etmeyi çokta manası olmadığını düşündüm hem kendim öyle düşünüyorum gidiyorsun sonuçta daha evvel konuştuğumuz gibi ve benim menajerlerim ve prodüktörüm de aynı şekilde düşündüğü için aynı şekilde ince eleyip sık dokumak denebilir belki ama şey derler ilk intiba için ikinci bir şansınız yoktur senden başkanın ilk intibası çok sıcaktır. Diğer oyuncu arkadaşlarımda öyle söylüyor. İşte şu nedenle kabul ettik biz bu projeyi diyorlar 

Bu ilk oyunculuk çalışman, değil mi?

Evet, ilk oyunculuğum.

Sevdin mi oyunculuğu?

Sevdim [gülüyor] sevdim ama çok yorucuymuş hakikaten. 

Bundan sonra devam eder mi?

Buna ben karar veremem ama isterim.                                                          

Biraz rolünden bahseder misin?

Orhan karakteriyim. Orhan gururlu, verdiği sözü tutan, vefalı bir adam Sezen Aksu’nun dediği gibi vefa onun için bir semt adı değil sadece. Sevdiği insana kuzu gibi bakan ama haksızlık karşısında da yeri göğü yıkan bir adam. Babası yerine koyduğu için patronuna büyük bir vefa duygusuyla bağlı. Oto tamircisi. Bir kıza âşık, kız da ona âşık fakat şartlar ayırıyor onları. Rolüm bu şekilde. Bu saatten sonra neler olacak göreceğiz. Ben de bilmiyorum, senaryo geldikçe öğreniyorum akıbetini.

Zorluklar çektim, dedin. Ne gibi zorluklar çektin? En çok zorlandığın şey ne oldu?

Normalde çok rahat konuşan bir insanım. Doğal davranan insanlar şu hareketi yaparken düşünmesiniz. Kamera çalıştı, doğal davran dendiği zaman şu hareket gayri ihtiyari saçmalamaya başlıyor. Doğallıktan çıkıyor. İlk başta biraz orada problem oldu. Oyuncu Hakan Yılmaz benim çok yakın arkadaşımdır. Diziler filmler başlamadan evvel dizi projeleri gelebilir düşüncesiyle ben onla çalışmıştım. Bir süre oyuncu koçluğumu yaptı, sağ olsun. Daha sonra dizi filmde Zalim karakterini canlandıran Mahir İpek, dört beş hafta oyuncu koçluğumu yaptı. Şu anda da Hatice Aslan ile çalışıyorum son birkaç haftadır.

Müzik çalışmaları ne oldu?

Müzik çalışmaları artık yavaş yavaş başlıyor. Ekibin bir kısmı askerdeydi, onlar geldi. Şimdi ben evime içinde bir davul da olan bir prova stüdyosu kuruyorum. Evimde kabalarını alacağız her şeyin, trafiklerini [düzenlemesini] halledeceğiz büyükçe yani daha rahat, gürültülü çalışacağımız bir stüdyoda işi temizleyeceğiz. Herhalde Ramazan sonrasında ufak ufak bir yerlerde çalmaya başlarız çünkü ben hakikaten şarkı söylemeyi acayip özledim. Öyle böyle değil. Tamam dizi film oyunculuğu, popüler olmak ya da ekranda gözükmek tamam ama şarkı söylemek bambaşka bir şey benim için.

Şimdi bu dizi filmde iki başrolden biri sensin. Şimdi bu ilk proje, ya başarısız olursam korkusu var mıydı?    

Aslında risk bu ve sonuçta risk almayınca bir yere gidemiyor insan. Başarısız olma riski elbette ki var. Siz çok iyi bir performans sergilersiniz ki bunun örnekleri var ama dizi film samimi gelmez ya da siz aslında dişe dokunur bir oyunculuk sergilemiyorsunuzdur ama proje iyidir. Bu şuna benzer; iyi bir şarkıyı tek gitarla da çalsanız şarkı iyi bir şarkıdır ama kötü bir şarkıya dünyanın en iyi orkestrasyonunu yapın yine kötü bir şarkıdır. Dolayısıyla ben içimden gelen her şeyi buraya uygulamaya çalıştım. Bana gösterilenleri, oyuncu koçlarımın bana söylediği şeyleri yapmaya çalıştım. Sadece hatta bana söyledikleri sen bir tiyatrocu olmadığın için tiyatroya bulaşmayacağın için aslında çok daha avantajlısın çünkü hareketlerin doğal olacak çünkü tiyatroda hareketler hep büyük büyüktür. Televizyonda daha ufak harekette doğallığı tercih eder, diye söylediler. Hatta “Sana daha fazla eğitim vermenin manası yok,” diye de eklemişlerdi en son derste. 

Devam ediyor ama değil mi bu?

Ediyor tabii ki.. Şu anda açıkçası biraz sözde devam ediyor çünkü yeni sisteme geçtik şimdi. Yönetmenimiz değişti, yeni bir sistem oluşturmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla ben bu son iki üç haftadır sadece dörder beşer saat uyuyabiliyorum. Yani boş kalan diğer zamanımda sadece uyuyorum.

Senaryoda herhangi bir şey hoşuna gitmediği zaman müdahale ediyor musun ya da en azından değiştirmeye belki değiştirtmiyorsun hani bir yumuşatma istiyor musun, böyle şeyler oluyor mu?

Bize söylenen bütün oyuncu koçlarımın söylediği açıkçası ‘Sette tanrı yönetmendir.’ Sonuçta böyle bir cümle varsa oyunculuk düsturu içerisinde, buna uymak gerekir düşünüyorum ben kendi adıma. Kişisel fikrimi tabii ki söylüyorum. Zaten insanlar da buna açık insanlar; her şeyi paylaşın bizimle, oluruna bırakalım, olursa yapalım, olmazsa başka türlü devam edelim gibi ve ben içimden gelen ne varsa söylüyorum. Açıkçası bugüne kadar bu projede içime sinmeyen hiçbir şey yapmadım.

Çarşamba akşamları seyrediyor musun?

Elimden geldiğince seyrediyorum eğer izleyemediysem you tube’dan bölümleri indirip oradan izliyorum. Yoksa montaj ve prodüksiyon kısmını 8 mm yapıyor. Oradan gidip DVD’sini alıyorum. Şimdi Bora Abi [Ayanoğlu] DVD recorder almış kendine, kaydediyor. Bundan sonra sıkıştığımda ondan alırım kayıtları ama her bölümü izledim. Gösterdiğim gelişme açısı ve etraftan aldığım tepkiler her bölümde artarak gittiğini söylüyor ve bu beni çok mutlu ediyor.

Şarkı söylerken ve dizi filmde kendini seyrederken aynı şeyi mi hissediyorsun? Sonuçta iyi bir şarkıcısın..

Teşekkür ederim.

Oyunculuk yeni.  O ikisinin hissi aynı mı?

Profesyonel olarak on iki yıldır şarkı söylüyorum, bunun daha öncesi de var. Çok emek verdim şarkı söylemeye. Şu anda artık bana hiç bir şey garip gelmiyor onla alakalı. Sahnede, stüdyoda çok zaman geçirdim ama ilk, kendimi kasetten dinlediğim zaman bu benim sesim değil galiba diye düşünmüştüm [gülüyoruz]. Kendi oyunculuğumu ilk izlediğim zaman bunu yaşamadım. Ekranda ilk gördüğüm zaman yadırgamadım ama ilk bölümlerde bana dublaj yapılıyordu. Kendi sesimle oynamıyordum çünkü bazı tonlama sorunlarım vardı sanıyorum. Dublaj yönetmenim Aziz Bey’e de çok teşekkür ederim, hakikaten yürekten teşekkür ederim çünkü o insan bu adamın gayet hoş, güzel oturaklı bir ses tonu var. Ben bu adamla uğraşacağım, bu adama boş yere ses aramayın; gelsin dublajını ben ona yaptıracağım, demiş. İlk birkaç bölüm ben öyle gittim stüdyoda dublaj yaptım. Bu benim oyunculuğuma da çok fayda etti çünkü ben fark ettim ki dublaj sırasında söylemem gereken hissi çok iyi hissediyorum ama söyleyecek yerim ve zamanım yok. Motor gibi konuşmuşum sadece rolümü söylemiş orada [kendi taklidini yapıyor, çok eğlenceliydi.] Duygu verecek yer yok montajda. Dublajın bana en büyük faydası bu oldu. Daha tane tane, daha anlaşılır, daha duyguları ortaya seren bir konuşma şeklini ortaya çıkarmaya başladım. Dediğim gibi ilk sesimi duyduğum zaman çok şaşırmıştım ama ilk oyunculuğumu gördüğümde çok şaşırmadım. Açıkçası beklediğimden daha iyi buldum ki eşimle beraber seyretmiştik zaten. Toplu, ortak bir yemekte söyledi, “Senle gurur duyuyorum,” dedi. Çok güzel bir şeydi bu çünkü benim ilk acımasız eleştirmenim odur. Her şeyimi ona sorarım. Gerçi ses biraz yadırgamama sebep olmuştu; benim sesim değildi sonuçta, dublaj yapılmıştı ama klasik bir sesti dizilerde izlemeye alıştığımız bir sesti. O yüzden, bir on dakika sonra ona da alışmıştım. Dolayısıyla çok büyük problem olmadı.

Bu dizi film başladıktan sonra albüm satışlarında bir artış oldu mu?

Bunu ben de merak ediyorum ve cevabını bilmiyorum çünkü araştırmadım. Aklıma gelmedi belki de..

Bunu yalnız şu yüzden sordum, görünmek mi bir şeyi sattırıyor?

Muhtemelen görünmek daha çok şeyi sattırıyor ama şimdi şey var. Bu son bölümde benim ilk klip şarkımın alt yapısı girmeye başladı. Muhtemelen onu kullanacaklardır. Belki bundan sonra ilerleyen sonbahar-kış döneminde benim şarkılarımı, en azından bu albümdeki şarkılarım daha çok sonbahara uygun şarkılar diyelim, biraz fark ettirebilir. Yani benim kendi sitemdeki fanlarımın yazdığı şeyler var, yeni üye olan insanlar var. Tolga’nın albümünü bulmaya çalışıyoruz, diyen insanlar var. Muhtemelen fark ettirmiştir. Sonuçta şarkıcı oyuncu olduğum için insanlar şarkıcı olduğumu bilince hani merak edip de almak isteyenler olabilir, belki kulaktan kulağa da yayılmış olmuş olabilir ki fısıltı gazetesi bu piyasanın en önemli şeyi aslında. Umarım artışı olur. Artışı olmasından ziyade sahneye çıkmayı özledim. İnşallah buna faydası olur. 

  • Hande Yöremen 2007