ENBE Orkestrası

Öncelikle Enbe Orkestrasından bahsetmenizi istiyorum.

Enbe Orkestrası 1993 yılından beri var. Bu orkestranın o yıldan beri şefliğini yürütmekteyim. Enbe Orkestrasının esas var olma sebebi içimdeki üretme isteği, insanlara ulaşmak.

Esas amacımız dünya çapında ülkemize gelen yabancı sanatçılara eşlik edebilmek, onlar kendi müzisyenlerini getirmesinler, Türkiye’de çok önemli müzisyenlerimizle beraber konserler verebilmekti. Dolayısıyla biz bu hedefimize ilk konserimizi dünyanın en büyük seslerinden büyülü sesiyle aramızda olmayan ama sesi hala kulaklarımızda olan Barry White ile ilk konserimizi verdik. Akabinde dünyanın büyük starlarıyla aynı sahneyi paylaştık. Esas Enbe Orkestrası ile çaldığımız özel gecelerin, özel davetlerde, açılışlarda, wedding seremonilerinde çalarken de müzikal bir anlayışımız var. Dünya müziklerini, napolitenler, İtalyan aryalar, cazlar, latinden tangoya uzanan geniş bir müzik yelpazesini bu enerjiyle, bu sıcaklıkla müzikseverlere ulaştırıyoruz.

Bugüne kadar daha önce yaptığınız albümler de var.

‘Enbe Orkestrası’ ilk Türkçe pop albümümüz. Bundan bir önceki ‘Düşler’ isimli albümümüz. ‘Düşler’ albümündeki tüm besteler bana ait olan world etnik üzerine kurulu bir albüm. Daha değişik tınılarla dolu, müzikal yolu farklı.

Enbe Orkestrası bu son albümde kimlerle çalıştı?

Çok önemli müzisyenler var. Birçok önemli besteciler var. Atilla Özdemiroğlu, Fikret Şenes, Sezen Aksu gibi ülkemizin önemli müzisyenleri, bestecilerinin yanı sıra aranjör olarak Ozan Çolakoğlu, Mustafa Ceceli, Sinan Akçil, Erdem Kınay gibi çok önemli müzisyenler var. Onlarla hem stüdyolarında hem de bu ülkemizin çok önemli bestecileri var bu albümde.

Albümde yer alan besteleri nasıl seçtiniz?

Bu repertuar konusuna giriyor. Biraz önce Enbe Orkestrası’nın repertuarını anlatırken genelde çok farklı renkler, farklı sıcaklıktaki müzikler ve bizim yorumlayabildiğimiz en iyi repertuarı seçmek benim her zamanki hedefim. Bu Türkçe pop müzik albümü olduğu için bunu en iyi icra edebileceğimiz, en iyi dinleyicilerimize bu samimiyetle, bu sıcaklıkla aktarabileceğimiz parçalar olmasına dikkat ettim. Dolayısıyla esas yansıtmak istediğim buydu.

Şu an her yerde şarkılarınız dönüyor. Albümün kapağı, tasarımı bile çok özel bir tasarım olmuş.

Albümdeki şarkıların sıralaması için iki hafta uğraştık. Mastering’i için 200 defa dinledik. Albümü aldığınız zaman gerçekten bütün emekleri görüyorsunuz. Birçok kimsenin emeği var. Özellikle bizim Enbe Orkestrası olarak misyonumuz var. Bu albümde sunmak istediğimiz ülkemizde iki-üç kişi yan yana gelmezken ülkemizin süper starlarını bir araya getirdik. Sevgili Ferhat Göçer Enbe’ye destek çıktı. Akabinde Ajda Pekkan beraber oldu. Çok önemli isimler bunlar.. Özellikle Ajda Pekkan, süper starımız, gençlere çok örnek olan bir müzisyen ve gençlere tavsiyem onun yolundan gitmeleri.

Aynı zamanda genç arkadaşlara da yer vermişliğiniz var bu albümde.

Bir diğer misyonumuz gençler benim için çok önemli. Neden önemli? Biz genç bir ülkeyiz zaten. Avrupa ile kendimizi kıyasladığımız zaman böyle enerjimiz var, böyle gençlerimiz var. Biz bunu müzikte neden kullanmıyoruz? Neden gençlere bu kapı aralanmıyor? İşte burada iki tane pırıl pırıl arkadaşımı müzikseverlerle buluşturmak, Enbe Orkestrası’nın deneyimlerini katarak onları müzikseverlerle buluşturmaktan son derece büyük keyif alıyoruz.

Bu kadar kalabalık bir kadroyu idare etmek zor olmuyor mu çünkü bildiğim kadarıyla besteleri de ona göre seçiyorsunuz?

Ben işin müzik yanıyla, orkestranın müzikal pozisyonuyla ve orkestranın şefliğini yaparak benim görevim bu. Dolayısıyla bizim bir yönetim kadromuz var, genel müdürümüz, ışıkçımız, teknik ekibimiz, tonmaysterimiz, halkla ilişkilerimiz var. Bunu bir çatı içinde profesyonelce kurduk. Burada profesyonelce çalışma örneği sergiliyoruz. Prova saatlerimiz belli, yıllık planımız belli. Dolayısıyla planlı ve programlı bir ekibimiz var. Profesyonelce çalışıyorlar, biz de o saatlere uyuyoruz. Herkes yapacağı işi biliyor. Sorun da kalmıyor.

Bu albümden sonrası da gelecek, değil mi?

Tabii ki muhakkak. Şimdi burada önemli misyonlarımızdan bir tanesi bu starlarla beraber olup genç müzisyenleri bu riski alarak yani bunu görerek, bunların çok başarılı olacaklarına kalpten inandığım için, bunların gelecekteki Türkiye’nin en büyük yüzleri olacağına inandığım için gençler ülkemiz için çok önemli olduğunu düşünüp ve inandığım için ve gerçekten bu duyguyu, bu değişik renkleri sunmaktan büyük keyif aldık. Bir misyonumuz da ülkemiz de çok önemli orkestralar vardı hep: Süheyl Deniz, Ritim 68, Topkapı Orkestrası, İstanbul Gelişim gibi.. Daha birçok isimler var meşhur ve gerçekten çok iyi müzisyenler. Şimdi isterim ki Türkiye’de yapılmayan bir şey ‘Enbe Orkestrası’nın albümü bizden sonra gelecek gençlere kapıyı aralamaktı. Onlar bu müzikleri, bu albümleri bizden kat be kat fazlaca iyi yapıp, müzikseverlere değişik renkleri, değişik tatları hissettireceklerdir.

Birçok isim yer aldı albümünüzde. Bundan sonra çıkacak albümlerde yer almak isteyen isimler var mı?

Birçok sanatçı gerçekten Türkiye’de şöyle bir çok mutlu olduğum bir şey. Herkes, halktan birçok mesleklerden herkes çok güzel kelimelerle ifade ediyor. Zaten buradaki en büyük değer de müzikseverlerin albümümüze, kalitemize gösterdiği ilgi. Beni en çok mutlu eden bu.

İlgi nasıl?

Herkes çok beğendiğini dile getiriyor. Müzisyen arkadaşlarım bir yandan söylüyor. Yapımcıların bana söylediği kelimeler bütün o bir buçuk yıllık anormal emeklerimizi mutlulukla bir anda unutabildik.

Türk müzikseverlerin kulağı genelde dokuz sekizlik ritimlere alışkın, arabeski çok seviyorlar, deniyor Sizin albümünüzle aslında tangoyu da, cazı da, diğer dünya müziklerini de çok sevdiklerini ortaya çıkardı. Siz nasıl görüyorsunuz Türk dinleyicisini?

Onlar zaten iyi şeyleri hissediyor. Toplumumuz hissediyor. Müzisyen olarak bize de büyük bir görev düşüyor. Biz onlara iyi yapıtlar verelim, iyi eserler sunalım; onlar muhakkak en iyilerini seçecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeter ki biz iyiyi ve kaliteyi verelim.

Orkestranız kaç kişiden oluşuyor?

60 kişilik bir grubumuz var. Esas çekirdek kadromuz belli konseptlere göre değişiyor. Esas bizim başarılı olduğumuz nokta; bir organizasyonun, bir gecenin başarılı olabilmesinde çok önemli bir yeri var müziğin. Başka şeyler de vardır ama biz ne yapıyoruz? O konser, o gece tertiplenmeden önce müzikal bir kadromuz var bizim bu işlerimizle ilgili. Enbe’nin müzikal ekibi hep beraber organizasyonu yapan organizatörlerle toplantı yapıp gece şöyle başlıyor, şöyle davetliler geliyor, şöyle müzik yapalım, şunları sunalım, şu saatler arasında diye bir plan program yapıyoruz, repertuar yapıyoruz. Dolayısıyla o gecenin en büyük başarısındaki emek, müzik çok güzel olunca, insanları etkileyince öbür şeyler fazla gözükmüyor. Biz de bu işi bir ekiple beraber önceden hazırlıyoruz akabinde Enbe’nin müzikal anlayışını karşı tarafa hissettirince sorun halledilmiş oluyor. Güzel bir anıya dönüşüyor.

Böyle bir gecede yer almanızı istediklerinde size uygun olmayan farklı bir müzik tarzı isteyenler oluyor mu?

Genelde Enbe’yi tanıyorlar. Bliyorsunuz yaptığımız işler bir yabancı müzisyenlerle beraber çalmak, birçok özel davetlerde çalmak, birçok uluslar arası ülkemizin AGIP, Nato, Habitat gibi zirvelerinde görev aldık. Dolayısıyla bizim bu davetlerde bize uyacak konsepti yaklaşık onlar neler yaptığımızı, repertuarımızı ve şeklimizi, her şeyimizi biliyor. Bize ters gelen bir organizasyonda yer almayı biz de zaten düşünmüyoruz.

En çok hangi enstrümanı kendinize yakın buluyorsunuz?

Tabii ki piyano. O tereddütsüz.

Besteleriniz de var.

Evet, bir önceki albümde bütün besteler bana ait, Düşler albümü. Piyano, her müzisyen için esas kondüktör bir parti. Burada bütün notalar, bütün armoni, bütün melodi, bütün ritim var. Düşün keman çalıyorsun, trompetsiz melodiyi çalabiliyorsunuz ama burada piyanoda her şey elinizin altında. Bütün orkestra burada. O yüzden dünyanın en büyük müzisyenleri zaten, şefler, solist müzisyenler piyanoyu muhakkak çalarlar, besteciler özellikle.

Başka albümler için verdiğiniz besteleriniz oluyor mu?

Yok, ben genelde kendi albümlerimde kullanmayı yeğliyorum. Zaten world etnik müzik üzerine tınılarımız. İki taraf da her zaman daha önce söylediğim gibi, bir tarafta ben klasik bir eğitim aldım, Ankara Devlet Konservatuarı’nda başladım; bir tarafta da buradaki tınılar var, ülkemizin ozanları var, etnik enstrümanlarımız var. Biraz kendimi, bundan 2,5 yıl önce iyi hissettiğim zaman iki farklı uç noktayı birleştirip dünya müzik platformuna sunmak istedim. ‘Düşler’ öyle bir albüm ama o albümden sonra her şey gelişti, daha geniş kitlelere ulaşmak için işte bu Enbe Orkestrası’nın ilk Türkçe pop albümünü yaptık.

Klipleriniz var. Bu aralar ikincisi dönüyor. Hangi şarkılara klip çekileceğini neye göre seçtiniz?

Bizim yapımcımız, PR firmamız var. Arkamızda birçok ekip var bu işi yönlendiren. DMC var. Dolayısıyla onun içinde de ekipler var. Ben o işlere karar vermiyorum. Onlar, şimdi bu şarkıyı seçiyoruz, buna klip çekiyoruz, diyor. Müzisyen olarak gidip onların dediklerini yapıyorum çünkü o benim alanıma girmiyor.

Kırılmalar oluyor mu diye merak ettim, ona çekiyorsunuz, bana çekmiyorsunuz diye.

Bana hiç öyle Allah Allah benim fikrim başkaydı, işte onlar diyor ki bu bu sebeplerden dolayı diyorlar. Ben tabii üzerinde durmuyorum. Neden? Onların o işte en iyisini yaptıklarına inandığım için çünkü onlar nasıl bana müzikte en iyisini Behzat Gerçeker, Enbe Orkestrası yapar, niye şunun şurasını yaptın diye sormuyorlar. Ben müziğimizi hazırlıyorum, müziklerimiz hazır. Onlar da kendi plan programlarını, kendi işlerini yapıyor. O yüzden Türkiye’de biraz bu herkes, her şeyi bilirimi bırakmalı. İnsanların kendi alanlarında konuşmalı, o zaman profesyonellik olmuyor. Ben profesyonelce olduğuna inanmıyorum.

Üçüncü klip belli mi?

Belli değil ama çekilecek. Onlar kararını verecek. Üçüncü, dördüncü, beşinci gelecek.

Siz özel gecelerde yer alıyorsunuz. Konserleriniz ne zaman başlayacak?

29 Şubat’ta. Bu albümün ilk İstanbul tanıtım konseri. Düşünebiliyor musunuz biz ne kadar heyecanlıyız ve bu albümdeki bütün konuk sanatçılarımızla beraber tanıtım konserimizi vereceğiz.

Nerede olacak?

Tim’de olacak. Türker İnanoğlu konser salonunda İstanbul’daki tüm müzikseverlerle bu albümümüzün tüm şarkılarıyla buluşacağız. Çok heyecanlıyız. Tüm müzikseverleri davet ediyorum. Akabinde İzmir’de, Ankara’da da konserler vereceğiz. Bu konserlerin de tarihleri belli olacak. Yurdumuzun birçok yerinde yazın da konserlerimiz devam edecek.

Hande Yöremen 2009