Düşündüm de uzun zaman olmuş HAFTASONU SEÇTİKLERİM yazılarıma başlayalı dile kolay Şubat 2002’den beri 300 hafta. Neden ve nasıl başladığını pek hatırlayamadığım Amerika’ya giden iki arkadaşıma buralardan haber vermek adına tasarladığım yazılar hobi olayımı epey ilerletti.
Yaşamın kıyısından sinema, tiyatro, müzik ve mekanlar yanında etkinliklerden kısa kısa haber verdiğim yazılar bayağı bir kitleyi kapsadı. Bir nevi hobiden öte gerçek iş kıvamına erişti. Yeni tanıştığım dostlara ve okuyucu kitleye gerçek işimin bu olmadığını vurguladığımda düşünerek baktıklarında bu işin yavaş yavaş oluyor düşüncesi kafama yer etmedi değil hani ama daha çok fırın ekmek yemen lazım denen bir söz vardır ya o geliyor aklıma.
Yazıların güncel olması ve devamı niteliğini devam ettirmek için gündemi kendi çabalarım ile yakalamak eşin dostun (sağ olsunlar) davetleri ile etkinliklere katılmak olmasa HAFTASONU SEÇTİKLERİM yazılarının düzenli olarak çıkabilmesi her halde zor olacaktı. Yazı yazmak belki kolaydı ama sabah erken erken işe giderken akşama gideceğin tiyatro ve sinema galasından dönüşü düşünüp yorgunluk olsa da etkinliği hafta başı yazı olarak çıkarmanın verdiği heyecan tarif edilesi bir olay değil. En önemlisi de günün her saati telefona ve e-mail’e gelen Nereye gidelim? Nerede kalalım? Sen oraya gitmiş miydin? Yanında o filme gitmiş miydin? gibi sorular insanı o kadar mutlu ediyor ki.. Çoğu işletme bilse bana madalya takması lazım, diye düşünüyorum. Bir bakıma gönüllü organizasyon firması imajındayım. Doğum günleri ve özel günlerin organizasyonlarında aranmak keyif vermiyor değil hani.
HAFTASONU SEÇTİKLERİM ‘in devamı için hayatı organize yaşamak biraz zor olsa da rayına oturtunca keyifli oluyor. Mesela 2007 Mart’ın arkadaşımın telefonunda ‘’11 Ağustos’ta evleniyorum. Bir yere gidemezsin,‘’ sözü beş ay evvelden haber vermesi gibi durumlar yaşanmıyor değil hani. En son gelişen olay da geçen hafta Kenan Doğulu konserinde telefonuma gelen mesajda yazıyordu. Arkadaşım ‘’Deniz ile evdeyiz. Bir yere gidelim, dedik; aklımıza bi yer gelmedi, bir bilene soralım dedik.’’ Bu sorular bazen kolay oluyor ama bazen de çok zor oluyor. En acımasızı da tavsiye ettiğim mekanda veya etkinlikte mutlu olunulmaması olurken ertesi gün gelen teşekkür telefonu ödüllerin en güzeli, diyebilirim.
Hobi amaçlı yazdığım için gün içerisinde ilgilenemediğim HAFTASONU SEÇTİKLERİM yorumlarında çok popüler köşe yazarı ile aynı düşünceyi paylaşınca olayı kaleme almak o kadar zor oluyor ki oradan mı arakladın diye düşünülecek endişesini yaşamak dönem dönem oluyor. Herşeye rağmen HAFTA SONU SEÇTİKLERİM devam ediyor. Sizin de forwadlar’ı ve tavsiyeleri devam edecek.
DMC etiketiyle yepyeni bir albüm daha müzik marketlerde yerini aldı. Kenan Doğulu’nun PARTON adını verdiği 15 şarkıdan oluşan bu albüm organize olunmuş bir çalışma. Yaklaşık yılbaşından beri medyada kısa kısa haberleri çıkan iki haftadan beri partileri, konserleri ve tv programları ile gündeme çıkan PATRON adlı albümde sözler Kenan Doğulu’nun kaleminden notalara yazılmış. Sadece 5.şarkı olan ‘Etme‘ Mevlanın Etme şiirinden alınmış. Albümü dinlediğinizde ilk önce nasıl ya? Bu mu yeni şarkılar diyorsunuz ama zaman geçtikçe kulağınız alışıyor ve tamam, diyorsunuz. 10 gündür arabada dinlemekten usanmadığım ve Harbiye konserinde arkadaşıma tamamdır dediğim PATRON’da gerçekten anlamlı güzel parçalar var 1993 de ilk defa ‘Yaparım Bilirsin‘ ile bize ulaşan Kenan Doğulu’nun bu yeni albümünde ‘Rütbeni Bileceksin‘ lokomotif bir şarkı olsa da diğer şarkıları da es geçemeyeceğim. Beyaz Yalan, Öp, Sevdim aklıma gelen bazı yeni şarkılar değişik sözleri ile beğeni toplayan Salak ile aslında tüm şarkılar mükemmel.
Dinledikçe beğeni derecemizin artacağı Doğulu’nun bu yeni albümü ‘PATRON’da Ozan Doğulu’nun da gerçek imzası var. Cihan Okan, Murat Çekem, Tuba Önal, Bora Uzer gibi sanatçıların vokal yaptığı albümü muhakkak dinleyin. www.dogulu.com.tr
Sanatçının geçen hafta Harbiye Açık Hava’da izlediğim Albüm Tanıtım Konserinin ilk yarısında PATRON adlı şarkılar söylenirken ikinci yarıda gerçekten müzik şölenine dönüştü. Doğulu’nun dünden bugüne beğenerek dinlediğimiz şarkıları yanında görsel şölen sanki seyirci bölümünde yaşandı. Binlerce insanın hep bir ağızdan bazı şarkılarda tanıdık tanımadık serçe parmaklarını kenetlemelerini keyifli bir ortama dönüştü. www.kenandogulu.com.tr
Satırları Harbiye Konserine için tuşlarken hafta içi koşa koşa gittiğim Ajda Pekkan konserinde her ne kadar basında öyleydi böyleydi gibi pozitif cümleler kullanılsa da ben kendimce çok keyif almadım bu konserden. Mesela günlerce ‘’Mayolu çıkacak,’’ Mayolu çıkmayacağım,’’ gibi yazılıp çizilse de Pekkan ilk bölümde mayolu olarak sahne aldı. 1946’lı olarak oldukça cüretkar ve güzel bir vücudu olsada daha ilk şarkıdan detone oldu. Şarkıları kah söyledi kah mırıldandı. Geçtiğimiz yıllarda daha organize olunmuş konserlerine tanık olduğum sanatçının bu konseri biraz yavan geçti. Mesela geçen yılki Turkcell Kuruçeşme Arena’daki konseri nasıl muhteşemdi. Nur Yerlitaş’ın hazırladığı kıyafetleri ile sahnede arz-ı endam eden Ajda Pekkan konserinin ikinci yarısında daha evvel hazırlandığına % 100 emin olduğum bir durum yaşandı. Pekkan sahneye çıkarken ona seslenen bir dinleyici ‘’Size bir şey söyleyebilir miyim?‘’ diyor ve dinleyici anında sahne çıkıyor nasıl oluyorsa. Seyirciler arasında bulunan sevgilisinin doğum gününü kutluyor. Sahneye gelen sevgilisine ‘’Benim ile evlenir misin?‘’ diyor. Tabii anında ‘’Evet,‘’ ve Harbiye Açık Hava’da kıyamet kopuyor. Olmuyor işte. Bu arada radyolarda non stop çalan Halil Koçak ile yaptığı düet de seslendirdiği ‘Nikah‘ adlı şarkıyı da söylememesi garip geldi bana. Reklamın iyisi kötüsü olmaz ya Ayşegül Aldinç’in bir türlü çıkamayan albümünün tanıtımı için sahneye çıkan Aldinç, Cher ve Deniz Seki imajında ‘Kara Sevda‘ adlı Manço şarkısının finalinde yeni albümde Pekkan ile yapacağı düeti müjdeliyordu. Tam bunların tersine Cuma akşamı Maslak Tim’de Altın Kelebek Ödülleri töreninde sahne alan Ajda Pekkan bembeyaz kostümüyle fevkaledenin fevkindeydi.
Harbiye konserine beraber gittiğim arkadaşım Dr. Ümit Özen ertesi gün yolladığı e-mail’de aşağıdaki satırları yazıyordu. Gönderdiği yazıyı kesintisiz sizinle paylaşıyorum.
“Ajda Pekkan, uzun zamandan sonra tekrar sahnelerde izleyeceğim, dev isim. Son yıllarda her konseri olay olan, kıyafetleri, estetikleri ve şarkıları ile gençleri de kendine hayran bırakan bir isim. Ajda Pekkan konseri için Açık Hava’da idik. Konserin kalabalık olacağı uzun ve bitmeyen kuyruklardan belliydi. Dar bir girişten girilebilen konser alanı ara merdivenlerine kadar doluydu. Sanırım sponsorlar bol bol bilet dağıtmışlardı. Hareket ve geçiş alanlarının tamamen insanlarla dolu olması, bir panik anında yapılabilecekleri imkansız hale getireceği çok açıktı. 40 dakikalık bir gecikme ve konser alanın dibindeki büfelerden gelen yoğun hamburger kokuları içinde Ajda Pekkan dansçıları ile birlikte çıktı. Mayolu sahne kıyafetini çok uygun bulmadım ve açıkcası yakıştıramadım. Olay olmak için mayo mu giymek lazım? Ses düzeni ise hiç iyi değildi. Akustik sesleri hiç duyamadık. Davul ve bas sesleri çok baskındı. Ses düzeni kötüydü. İlk iki şarkıda Ajda Pekkan’ın sesi belki heyecandan belki ses düzeninden duyulamadı. Kulağındaki mikrofonu sürekli yerleştirmek için uğraştı. Sürekli ekrandan şarkı sözlerini okuması dinleyenleri ile kurabileceği sıcak ilişkiyi de soğuttu. Welcome, hi gibi İngilizce sözlerle hayranlarını selamladı! Konser boyunca şarkı sözleri çoğu zaman unutuldu, yuvarlandı ya da sesine yakın vokalistleriyle desteklendi. Kostüm değişikliğini yapmak üzere gittiğinde sahne boş kaldı ve herkes konserden koptu. Bu arada vokalistler tarafından söylenen Aria herkesin ilgisini toplayamadı. Dansçıların dansları çok sertti, sanki o hareketler daha geniş sahnelerde yapılmalıydı. Şarkılara uygun koreografileri göremedim. Seyretmek yorucuydu. İkinci kostüm ev kıyafeti gibiydi. Yürümesi zor yüksek sanırım apartman topuklu ayakkabılar üzerinde kot pantolon üstünde beyaz bir bluzla çok sıradandı. Saçlar konser boyunca hep aynıydı. Hiç değişmedi. 3. kostüm için gittiğinde ise sahne bir an boş kaldıktan sonra İspanyolumsu bir kişi tarafından tatil köylerinde yapılan klüp danslarına benzer eğilme kalkma, eller kollar yukarı hareketleri tamtam sesleri ile uzun bir süre konserin konseptinden uzak herkesi katmayan, ilgisini koparan ve bazılarını sıkan bir modda devam etti. Üçüncü kıyafet tamamen kapalı, assolist havasında idi. Uzaktan Emel Sayın bile denebilirdi. Genç bir adamın kız arkadaşına sahnede evlilik teklif etmesine izin verilmesi de mayo gibi sanırım iyi bir haber konusu olacaktı. Çevremdekiler biz konser dinlemeye geldik, ne bu tüm olanlar, diyen epey çoktu! Ardından piyano başında söylediği ‘Saklambaç’ şarkısı herkesi mest etmese de beni mest etti ama dinleyiciler hiç bilmedikleri bu şarkıya katılmadıkları gibi alkışlamadılar bile.. Bir ara Ayşegül Aldinç sahneye geldi, beraber şarkı söylediler. Barış Manço’nun Kara Sevda şarkısı söylenirken, hiçkimse kendisini anmadı. Ajda Pekkan sevdiğim bir şarkıdır diyerek geçiştirdi. Ayşegül Aldinç neden sahnedeydi sonra anlaşıldı, aslında bu da bir pazarlama işiydi, Ayşegül Hanımın Eylül’de çıkaracağı albümde Ajda Pekkan ile düet yapacağı bilgisini vermesi ile durum gayet net anlaşıldı. Alkışlar düştü, tempo düştü. Şarkılar giderek detone okunmaya başladı. Konser bitmeden ayrılan seyircilere biz de katılarak konsere veda ettik. Arabayla eve dönerken Ajda Pekkan’ın son albümünü arabada dinleyerek biraz kendime gelebildim.”
2009 yazında 15. yılını kutlayan Çubuklu Hayal Kahvesi Haziran ayında dopdolu bir program ile Hayalperestler’e Merhaba, diyor. 19 Haziran Cuma akşamı ilk önce Avrupa Yakası’nda Yaprak karakterini canlandıran Hale Caneroğlu sahne alıyor. Yerli yabancı şarkıları ile Boğaz’ı sallayacak diyorum o gece için kış aylarında Beyoğlu Hayal’de harikalar yaratan sanatçı muhteşem bir sahne performansı yapacağını adım gibi biliyorum. Çıkacak yeni albümünden güzel parçaları da dinleme imkanı söz konusu olacak. 20 Haziran Cumartesi gecesi Flirtini adlı bir gece düzenleniyor. Eğlenceli bir parti olacağı şimdiden belli olan gecede 30 yaş üzeri gençler buluşacak. 80’li yılların müziklerinin çalınacağı gecede Tarot açılacak, Boğaz’ın ılık rüzgarında gelenlerin içine sindire sindire eğleneceği gecede kartvizitler panoya yapıştırılacak ve elmanın yarısı aranacak, tabii DJ eşliğinde. 21 Haziran’da kutlanacak olan Babalar Gününde Çubuklu Hayal’in nefis manzaralı ortamında brunch yapmak ayrı bir zevk olacak. 24 Haziran Çarşamba akşamı ise Okay Temiz ve Ritim Atölyesi sahne alacak. 26 Haziran Cuma gecesi ise geçtiğimiz ay çıkardığı albüm ile satış rekorları kıran Göksel sahne alıyor Hayal Sahnesi’nde. Yemek yemeninde ayrı bir keyif olduğu mekanda Tapas ve İstanbul Balıkçısı menüleri için www.hayalkahvesi.com.tr tıklayın. Konserler ve rezervasyon için 0 216 413 68 80’i arayın. Eğlence ve keyif alacağınız Çubuklu Hayal’de yaz akşamları bir başka oluyor.
Tiyatro sezonu bitmiş olsa da geçen hafta prömiyerinde izlediğim Beaumarchais’in yazdığı ‘FİGARO’NUN DÜĞÜNÜ‘ adlı oyunu gülmece tadında keyif ile izledim. Hakan Altıner’in yönettiği 2009- 201O sezonunda epey ses getirecek oyunda Atılgan Gümüş, Yeşim Alıç, Nedim Saban ile yıllar sonra sahnelere dönen Füsün Önal sahne alıyor. Diğer rollerde Binbir Gece’nin Ali Kemal’i Ergün Demir, Tarık Papuçoğlu, Sanem İşler ve Şirin Kılavuz rol alıyorlar. Dönem oyunu olduğu için kostümler bayağı güzel hazırlanmış. Bu nedenle Türkan Kafadar’ı kutlamak gerek. Tiyatro Kedi’nin bu yeni oyunda uşak Figaro ile hizmetçi Suzanne’nin evlenme hazırlıklarında yaşadıkları anlatılıyor. Atılgan Gümüş ciddi anlamda başarılı fakat Nedim Saban sanki hiç çalışmamış modunda doğaçlama yaparcasına rol yapıyor. Yıllar sonra sahnelere dönen Füsün Önal’ın pek bir rolü olmasa da başarılı bulamadım. Duruşları ve dialogları biraz yapay gibi geldi bana ama FİGARO’NUN DÜĞÜNÜ gerçekten başarılı ve eğlenceli. İzlemenizi tavsiye ederim. www.tiyatrokedi.com Oyun 28 Haziran’da Selamiçeşme Özgürlük Parkında, 02-03-10 Temmuz’da Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nde sahnelenecek. www.biletix.com.tr
ÇEMBERİME TAKILANLAR
1- Ömer Faruk Sorak’ın çektiği Yalın’ın yeni klibi.
2- Erenköy HEPPET’te Pazar kahvaltıları.
3- Bu yaz nereye gidelim nereyi önerirsin. Sorusuna cevap www.kulisonline.com Monologlarda yazımın altında bulunan Yazarın Arşivini tıklayıp 2007-2008 döneminde tercih ettiklerimi bulabilirsiniz.
4- Şimdilerde albüm satışları istediği satışa erişemeyeceğini uman sanatçıların ilk yanıtı şarkılarım internete düştü cevabı ilk ses bu hafta albümü çıkıyor olan Sibel CAN’dan.
5- 16 Haziran’da Akaretler Perestroyka’da gerçekleşecek olan DJ Hüseyin Karadayı gecesi.
6- 2009 yazında ilk ayı yaşamamıza rağmen bu yılın şarkısı halen belli olmadı. Şimdilik Serdar Ortaç imzalı Ajda Pekkan’ın yorumladığı ‘Resim‘ önde.
7- Fatih Ürek’in yepyeni şarkısı ‘Fıkır Fıkır‘. Neler oluyor bu adama?
8- Boğazın belki de İstanbul’un en elit eğlence mekanı Ortaköy Anjelıoue.
9- Sezen Aksu’nun 26 Haziran da Kuruçeşme Arena’da Göksel ile düet yapacak olması.
10- Son dönemde en sinir olduğum reklam. Annenin finalde ‘’Bana bunlarla gel,‘’ dediği Bingo reklamı.
BU HAFTA NEREDE EĞLENELİM?
· 16 Haziran Sibel Tüzün & Selen Gülün, Beyoğlu Hayal Kahvesi.
· 19 Haziran Serdar Ortaç, Turkcell Kuruçeşme Arena.
· 19 Haziran Serhan Sokulgan, Nişantaşı Melon 24
· 19 Haziran Hale Caneroğlu, Çubuklu Hayal Kahvesi
· 20 Haziran Emel Sayın, Muazzez Abacı, Seçil Heper Turkcell Kuruçeşme Arena
Diğer tüm etkinlikler www.biletix.com.tr da.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR..
- Caner Ural | 15 Haziran 2009