Çocukluğumun gençliğimin yazlarını anımsadım bir anda bu Bayram. Bir garipseme yok değildi hani. Çocukluğumun geçtiği her yaz koşa koşa gittiğim oraların sevdasından hiçbir yerleri bilmediğim Bursa’nın Gemlik İlçesine bağlı Küçük Kumla’daydım.
Bu bayram çoğu dostun ‘’Sence nereye gidelim?’’ veya ‘’Nereye gideceksin?’’ sorularına karşın Ramazan Bayramını ilk göz ağrımda geçirdim. Bir anda hayatım kesitler halinde gözüme yansıdı. E tabii dile kolay 1974 yılından 90’ların ortalarına kadar yaz aylarımın geçtiği Küçük Kumla’da her şey aynı kalmış ama her yer gibi burası da kalabalıktan nasibini almış.
15 yy.’da Türk korsanlarından Kumru kardeşlerden büyüğü Büyük Kumla’ya küçüğü de Küçük Kumla’ya yerleşmesinden buraya bu isim verilmiş. Yalova Bursa Karayolunda Gemlik sapağından girince yaklaşık 10 km gidince Kumla’ya varılıyor. Zamanında korsanlardan korunmak için sahilden 3 km geriye yerleşim yapılmış ama zamanla sahil kesimlerine taşınılmış. 60 lı yılların sonunda sayfiyecilerin akınına uğrayan belde zamanla Bursa, Eskişehir, Ankara ve İstanbullu orta halli kesimin vazgeçilmez tatil yeri haline gelmiş. İlkokul çağlarımda hatırlarımda emekli ve memur kesimin buluştuğu bir nokta idi. O zamanki dostluklar arkadaşlıklar yıllar geçmiş olsa da şimdi halen yaşamakta. Zaten hep öyle olmuştur ya yazlık dostlukları.
Okulların kapanmasıyla vın diye geldiğim Kumla geçen yıllara oranla inanılmaz bir gelişime maruz kalmış tabii olumlu olarak. 90’lı yıllara kadar keyifle girilen deniz şimdilerde bilinçli bir kitle için söz konusu olamaz her ne kadar pırıl pırıl bir deniz gözüksede. Kumla ile adeta bütünleşen her sabah denizden halkı selamlayan ‘’üçüncü balkondan el sallayan hanım ‘’, ‘’Ahmet Abi günaydın’’ diyerek tekne gezileri düzenleyen İzzet Kaptan artık yok ama onun yerine mesleği devralan Çakma İzzet Kaptanlar görevde. Adeta bayrak teslimi gibi. Yaz sabahları geç kalkacağım diye keyifle uyumanıza izin vermeyen balıkçılar, simitçiler şimdilerde de var olsa da adeta üniformalı giyinen hijyen kuralları ile tertemiz görünümlü lokmacı amca yok. Küçük bir yerleşim yeri iken bir anda kalabalıklaşan belde arka bahçeye ıssız diye gidince annelerden ceza yediğimiz dönemlerde gerilerde kaldı. Şimdi bakıyorum da buralara Tansaş, BİM ve ŞOK mağazaları açılmış. Yakın gelecekte 3M Migros açılmazsa şaşarım doğrusu.Bizim sitenin yanında bulunan pidecide gazino olduğu dönemlerde kadınlar matinesinde az mı dinledik bizim balkondan Fatih Ürek’i (takribi 20 yıldır vardır). Yanımızda büyük olmadan ilk defa burada gidilmemiş miydi yazlık sinemaya? İlk defa MFÖ konserini evin damından burada izlemek de ayrı bir duyguydu. Hele ‘’Akşama PARADISO’ya gidiyor musun?‘’ demek de olaydı o dönemler ya evden izin alınılmazdı ya da Diskoya alınmazdık. Ne günlerdi onlar baktımda PARADISO nun yerine yeni bir site yapılmış. O da Büyük Kumla’ya yakın bir yere taşınmış. İçeri girmedim ama kapısı yine kalabalıktı Eylül akşamında.
Temiz havası ile adeta iyot kokusunu içine sindirdiğim Kumla’da akşamüzeri kurulan hediyelik eşya pazarı yanında sayısını hatırlamadığım kadar çay bahçesinin var oluşu, deniz kenarına atılan iskemlede çekirdek çıtlatmak İstanbul gibi metropollerde yaşayanlar için adeta bir nostalji değil mi.Burada halen oluşmayan pansiyon ve otel işletmeciliğinden dolayı insanların samimiyeti paha biçilemez. Hiç kopmadığımız, Facebook ile pekiştirdiğimiz dostluklar halen devam etmekte. Bayramın birinci gecesi yıllardır görmediğim arkadaşlarımın içten olarak Caner!!!!! diye seslenmelerini herhalde hiç unutmayacağım.
Şayet yolunuz Gemlik’in şirin ilçesi Kumla’ya düşerse Yalova- Bursa karayolunda bulunan Gedelek Turşucusundan patlıcan turşusunu muhakkak deneyin. Gemlik simitini muhakkak tadın. 2007 Aralık ayında vefat eden Prof. Dr. Tankut Öktem’in hazırladığı heykelleri görün özellikle Yunusların altında fotoğraf çektirin. Gemlikle bütünleşen zeytini hediye olarak alın. Kumla’nın hemen ilerisinde bulunan sessizliği ile ünlü Karacaali de Çınaraltı Pidecisinde deniz ile iç içe karışık pide ve çayı yudumlayın. Narlı’da köfte yiyin. Büyük Kumla otobanında arabayı sağlam bir yere çekip tüm beldeyi kuşbakışı seyredin. Aşıklar Tepesinde günü batırın. Kumpirci Teyzeye uğramadan şehre dönmeyin.
Bu gece Kumlada son gecem İstanbul da olsam Bağdat Caddesi, Asmalı, Nişantaşı belki Bebek de olucaktım ama Kumla’nın da anıları havası nostaljisi bir başka hafif ısıran havada Çay Bahçesine gidiyorum, anılarımla dostlarla buluşmaya……. Ayrıntılar için www.gemlik.bel.tr lütfen…….
Şehire tam anlamıyla döndüğümüzü anca geçen hafta anlayabildim.
Hafta başı ile birlikte Türk Sineması tabiri caiz ise ciddi bir yerli film atağıyla kendini gösterdi. Her ne kadar sezon boyunca 70 kadar yerli filmin vizyona gireceği müjdelense de kalite ve gişe açısından ne kadarının başarılı olacağı düşündürücü sezonun ilk yerli film galası Pazartesi akşamı Maslak Tim de gerçekleşti. Cemal Şan’ın çektiği ‘SONSUZ’ adlı film vardı. Magazin sayfalarına baktımda Bülent Ersoy’un gözyaşlarının sel olduğu bir film ortaya çıkarılmış. Sevgili dost Reyhan Tokatlı izlemiş ‘’Çok güzeldi. Muhakkak izlemelisin,‘’ diyordu geçen gördüğümde. Filmin PR‘ını yapan firmaya iki kere email attım ama hiçbir haber çıkmadı film ile ilgili. Neyse ‘SONSUZ’ filmini daha izleyemedim ama güzelmiş. www.sonsuzfilm.net
Haftanın ikinci filmi olarak ‘SİZİ SEVİYORUM’un galası vardı Çarşamba Levent Kanyon Sinemalarında Emre Altuğ’un rol aldığı gençlik filmi başka alternatifler söz konusu olduğundan es geçtim. İyi ki de öyle yapmışım, giden arkadaşlar sinema çıkışı iyi ki gelmedin, diyorlardı. www.siziseviyorumfilm.com
Perşembe akşamı sezonun seyredeceğim ilk filmi için Nişantaşı’ndaki City’s Sinemalarındaydım. İftar sonrası asansörle değil de merdiven ile çıkarak dolaştığım City’s de genel anlamda pek bir yenilik yoktu ama Cuma gecesi açılışı olan It’s a Coke COLLEGE bünyesinde epey bir hareket vardı. Kapı girişine maket Amerikan vari sarı yarısı gözüken COLLEGE minibüsü konulmuş. Koca katta sadece İzzet Çapa’nın mekanın oluşu da dikkat çekici. Sinemaya gelmişken neler yazdım şimdi. Egemen Ertürk’ün çektiği ‘ÇINGIRAKLI TOP’u izledim. Zihni Göktay,Osman Tanburacı gibi tanıdık simalar yanında nerdeyse ilk 45 dakika diyalogu olmayan Melekler Adası dizisinden tanıdığımız Burak Önal başrolde. ÇINGIRAKLI TOP bana biraz masal biraz da inandırıcı gelmedi.
Gözleri görmeyen vatandaşların eski bir sporcu eğitiminde futbol turnuvasına katılmaları anlatılıyor. Biraz komik bira da sıkıcı ama Erkan Taşdöğen başarılı her zamanki gibi. www.cingiraklitop.com
Bu hafta görücüye çıkan son yerli film olan KANIMDAKİ BARUT’un galası için Beyoğlu Atlas Sinemasıydık Cuma akşamı. Haluk Piyes’in başrolünü oynadığı yönetmenliği ve senaristliğini üstlendiği filmden epey ümitliydim ama bu da fos çıktı. Aile içi şiddetin sergilendiği KANIMDAKİ BARUT’ı Julide Kural ve Mehmet Esen dahi kurtaramamışlar. Tüm oyuncuların oyun güçleri pozitif olsa da konu işleyici finale doğru kopuk kopuk. Haluk Piyes güzel işler yapmaya çalışıyor ama . Ben bu filmi beğenmedim. www.kanimdakibarut.com Pelin Batu’nun da kısacık bir rolü olmuş olsa da.
ÇEMBERİME TAKILANLAR
1- Şişli Cevahir İşmerkezinin terasında bulunan SCHILLER’in muhteşem terası. Sigara sevdalıları için bulunmaz bir mekan.
2- Hayal Kahvesi Bistro’nun hemen karşısında bulunan 1921’den beri faaliyet gösteren HACI BABA’nın muhteşem tadları. 0212 244 18 86 www.hacibabarest.com Tandır mükemmeldi.
3- 25 Eylül’de Babylon’da gerçekleşecek olan NIKE partisine MadonnaWnın danscıları Yaman Okur ve Sophia’nın da katılacak olmaları.
4- 26 Eylül’de Hayalkahvesi Bistro’da ‘Geçmişden Günümüze Türkçe Şarkılar’ ile performans sergileyecek olan Naim Dilmener gecesi. 0212 2451048
5- Bağdat Caddesi’nde yılların İGS mağazasının yerine NUM NUM ‘un açılacak olması.
6- Kanal 1’de Cumartesi/ Pazar günleri öğleden sonra yayınlanan Oya German’ın sunduğu 4 KÖŞE adlı program. Gayet başarılı.
7- Aşk-ı Memnu dizisinde Ajda Pekkan’ın Toygar Işıklı ile yaptığı ‘’Bir Günah Gibi’’ düeti.
8- Yenilenen Şaşkınbakkal SCHLOTZSKY’S’in bahçesi rahat koltuklar, caddeyi zeminden izlemek ve kahvenin dayanılmaz hafifliği.
9- Doğan Hızlan’ında yazısında belirttiği gibi bu yıl ki Antalya Film Festivalinde yarışacak 16 filmin içinde 8 tanesinin yönetmenlerin ilk filmi olacak olması.
10- Tiyatro sezonunun sonunda izlediğim ‘BU DA BENİM AİLEM’ adlı tiyatronun 10 Ekimden itibaren tekrar sahnelecek olması. Suna Keskin, Metin Serezli, Oya İnci, Sinemis Candemir gibi popüler simalar oynuyor. Yılın komedisi olmaya aday. Program ve bilgi için www.tiyatrokare.com.tr ı
Tıklayın, derim.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR..
- Caner Ural | 21 Eylül 2009