Türk müzisyen ve oyuncu

Müzik hayatının neresinde, ne kadarını kaplıyor?

Neredeyse tamamını kaplamakta..

Müzisyen olmanın oyunculuğa ne gibi katkıları var?

Müzik ritim ve melodiden ibaret bir duygunun temsilidir. Ritim ve melodi bir oyuncu için en önemli ifadeler..

En çok ne tür müzik dinlersin? Sence sağlığa, insanın ruhuna faydalı olan müzikler var mı? Neler?

Ağırlıklı olarak Klasik, Jazz ve Türk Halk Müziği dinliyorum. Ruh durumuma göre bazen de Rock. Klasik müziğin insan ruhuna çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Özellikle W. A. Mozart’ın besteleri, zeka gelişiminde oldukça etkili. Zeki insanlar da genellikle mutlu insanlardır.

Türkiye’deki müzik hakkında ne düşünüyorsun? Bu topraklardaki ezgileri nasıl değerlendirirsin?

Çok zengin bir müzik kültürümüz var. Yeni yeni üzerine gidilmeye başlandı. Halbuki bütün dünya bunun farkında. Özellikle halk müziğimiz inanılmaz derecede duru zenginliğe sahip.

Oyunculuk nasıl başladı?

Klasik ama çocukluktan gelen bir aşk. Tiyatro yazarı olan Amcam Tuncer Cücenoğlu’nun oyunlarını çok sık seyrederek ve daha sonra değişik oyunları takip etmemle başladı. Ve 1998 yılında Tuncer Cücenoğlu’nun ‘BOYACI’ isimli oyunuyla sahnelere adımımı attım.

Genelde ekranda hep aynı yüzleri görüyoruz. Oysaki ülkemizde iyi oyuncu sayısı hiç de az değil. Neden hep aynı isimler arasında dönülüyor?

Çünkü ülkemdeki yapımcı zihniyeti çok sığ. Daha önce denenmiş ve başarılı olmuş kişiler veya medyatik dediğimiz, skandal isimlerle çalışıp prim yapmak daha çok işlerine geliyor. Yeni isimleri bir yere getirmeye çalışmak zahmetine hiçbiri katlanmak istemiyor. Aslında bunun sorumlusu biraz da TV kanallarının patronları…

Televizyonda her yıl çok fazla sayıda dizi film başlıyor ancak çoğu kısa sürede ekranlara veda ediyor. Sence dizi filmler ekrana gelene kadar nasıl bir süreçten geçiyor ve kimi zaman bu sürecin yanlış işlediğini düşünüyor musun?

Dizi filmler başlangıç ve yayın aşamasında çok sancılı bir dönem yaşıyor çünkü Türkiye’de yazılı sözleşmeler, kanuni boşluklardan ötürü pek de geçerli olamıyor. Yapımcılar kendini sağlama alabilmek için televizyonlardan yayın tarihi alana kadar para harcamak istemiyor. Yayın tarihi alındıktan sonra oyuncular ve teknik ekiplere uzatılan sözleşmelerde İlk ödeme için 1. bölüm yayınından sonra minimum 21 gün sonra ödenir ibaresi konmakta. Daha öncesinde bir avans almanın imkanı yok. Bahanesi de, “Daha kanaldan para alamadık ve hazırlıklara çok para gitti,” oluyor. EH 21 gün sonra ödeme gelmediğinde yine suç TV kanalına atılıyor. Yani başta belirttiğim gibi, yapımcılar kanallarla oturup ciddi sözleşmeler yapsa, ödeme gelmezse çekim yapılamayacağını açıkça belirtse ve bunu sözleşme maddelerine bağlasa,  belki de sorunun büyük kısmı çözülür.

Cem, durumu gayet iyi özetledi ki eksiği yok fazlası var.

Bugüne kadar pek çok yapımda rol aldın. Kimlerle çalışmak seni çok memnun etti?

En çok memnun olduğum insanlar OSMAN SINAV, MUSTAFA ŞEVKİ DOĞAN ve ÖMER FARUK SORAK oldu. Yapım şirketleri olarak Sinegraf, Süreç Film’i gösterebilirim

Yurt dışındaki formatların sürekli olarak üstelik aynı anda orijinal versiyonları da yayındayken ekranlarımızda yer alması hakkında ne düşünüyorsun?

Ülkemdeki “YARATICI YAZAR, OYUNCU VE ÇEKİM EKİPLERİ”ne saygısızlık olarak nitelendiriyorum. Yukarıdaki eleştirimde de bunu açıkça belirttim. Denenmişi yapmak Kapitalist patronların daha çok işine geliyor.

Dizi filmlerdeki girilen bu zorlu sürecin nasıl atlatılabileceğini düşünüyorsun? Oyuncuların bu konudaki tavırları nasıl olmalı?

Başkaldırı..  Oyuncular da birlik olup yapımcılara başkaldırmalı. Tabi bu birlik, en tecrübelisinden, en tecrübesizine kadar kurulmalı. Sendikalaşmalı. Çalışma koşulları insani boyuta gelene kadar, “hak edişler” zamanında ve eksiksiz ödenene kadar, sigortalı çalışma hakkını kazanana kadar, Figürasyon denilen yardımcı oyuncu guruplarını ve cast ajanslarını profesyonelleştirene kadar, sansürsüz işler yapılana kadar BU SAVAŞ DEVAM ETMELİDİR.

Sence yetenek nereye kadar yeter? İnsan kendini geliştirmek için neler yapmalı?

Yetenek tıkandığı yere kadardır. Yetenekteki tıkanıklığı açmak için öncelikle “ANALİTİK” (sorgulamacı)düşünceye sahip olmak, sonra ustalarla çalışmak, inanılmaz derecede okumak, gözlemlemek ve denemek gerekir diye düşünüyorum.

Nar Sanat ile ilgili bilgi verir misin?

Bakırköy’de yaşamına devam eden sanatçı ve sanatseverlerin bir araya gelmesiyle (benim de kurucusu olarak aralarında bulunduğum 7 kişiyle) 26 Ağustos 2009 tarihinde kurulan ”Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği” kurulduktan hemen sonra üyeleri ile sanatseverlere hizmet vermeye başlamıştır.

Hizmet ağını geliştirmek isteyen derneğimiz yasalar gereği hizmetlerini yayabilmek ve tüzüğünde ki amaçlarına ulaşabilmek için derneğe bağlı “M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu” iktisadi işletmesini kurmuştur. Eğitim bölümümüz, rekor sayılabilecek bir hızla (2 ay 10 gün) gibi bir sürede Milli Eğitim Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığından gerekli izinleri alarak “T.C. M.E.B. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu” unvanı ile Milli Eğitim Bakanlığı onaylı eğitim sertifikaları vermeye yetkili kılınmıştır.

Tüm bunların yanı sıra MEB. Özel Nar Sanat Eğitim Kursu Bakırköy’de bir ilki başararak bir Sanat Derneği tarafından kurulan ilk MEB. Onaylı kurs olma özelliğine sahiptir.

Kurumumuzun sahibi olan ”Nar Sanat İstanbul Eğitim ve Kültür Sanat Derneği”mizin tüzüğüne göre eğitim kurumumuzun gelirinin % 80′i sanata harcanmaktadır. Eğitimlerimiz Müzikte,  Piyano, keman, gitar, davul, şan, TSM koro, yan flüt, akordeon, bağlama, klarnet;  Dansta bale, modern dans, hi-pop, Latin; tiyatro ve drama dalında okul öncesi genç ve yetişkin drama grupları, diksiyon; Resim, akademiye hazırlık, fotoğrafçılık dallarındadır. Daha detaylı bilgiye www.narsanat.com adresinden ulaşılabilmektedir.

İstanbul hakkında ne düşünüyorsun?

Dokusu mükemmel fakat çilesi ve keşmekeşi berbat..

Ah o dokusu beni de, çoklarını da kendinden alır..

Aşkın hangi halindesin? Aşk seni yerden yere mi çarpar yoksa sen aşka kafa mı tutarsın?

Aşkın nişanlılık halindeyim. 9 Haziran 2013’te evlilik haline geçiş yapacağım. Aşk beni bazen yerden yere çarpmak için uğraşır. İşte böyle zamanlarda ona kafa tutarak ayakta kalmayı başarırım.

Aşk insanı değiştirir mi yoksa aşk, insanın içinde gizli kalmış şeyleri mi çıkarıyor? Hani bazen derler ya aşk seni çok değiştirdi. O gerçekten bir değişim mi yoksa biri geliyor, bir yerine dokunuyor da zaten var olan bir şey mi çıkıyor ortaya?

Kesinlikle biraz değiştirir. Tamam insanın içinde zaten olan şeyler çıkar genellikle. Ama bunları dışarıya çıkarmaya çabalamak da önemli bir değişimdir bence.

Teşekkür ederim.

Bu güzel sorular için teşekkürler..

Sevgili Cem’e ve müstakbel eşine mutluluklar diliyoruz. Mutlu başlangıçlar her zaman çok güzel.. Sonsuz olmanız dileğiyle.. 

  • Hande Yöremen 06 Nisan 2013