- İstanbul Devlet Tiyatrosu
- SONA ERDİ
Devlet tiyatrosu oyunları serisine devam ediyoruz. Cevahir 1. salondaki yerimizi aldık. Sahnelerde çoğunlukla perde kullanılmadığından dekor ortada. Heybetli sözcüğü sanırım uygun düşer bu oyunun dekoru için.
Tavandaki avizeyi görünce geçen yıl seyrettiğim ‘Phantom of the Opera’ geldi aklıma. Ne yazık ki henüz ülkemize ait öyle bir oyun seyretmedim.
Oyun anlatıcıyla başlıyor. Salon büyük ve müzikaltı olduğu için orta sıralarda oturmama rağmen rahat duyamadım. Neyse ki müzik uzun sürmedi.
Dekor kullanışlı; sokak, gazete müdürünün odası, gazetecinin evi, morg, psikiyatr muayenehanesi, bar, bakan evine rahatlıkla dönüştürülebiliyor.
Oyun, 60’lı yılların yabancı sinema filmleri gibi geldi bana. Psikolojik gerilim türünde olanlardan.. En çok hissettiğim sözcük vicdan oldu. Oyunda karakterlerin birbirini sorguladığı idam konusunu doğal olarak kendinize de soruyorsunuz.
İdam kaldırılmalı mı?
Tecavüz edip ölümüne sebep olduğu genç bir kız yüzünden idama mahkûm edilen bir gencin infazın gerçekleştirileceği ana kadar olanların anlatıldığı bir oyun bu. İdamı durdurabilecek tek kişi ise bakan, üstelik bu bakan idamları destekleyen biri. İnsanca görünmeye çalıştığı yan ise infaz saatindeki yemek ve briç buluşmasını iptal etmesi.. Karısı da idam konusunda aynı fikirde. Oyunu başlatan oyuncumuz bir gazeteciyi oynuyor. Bu gazeteci karar verilen bu idamla ilgili yazıyor. Okul arkadaşı olan bakanla karşı karşıya geliyorlar.
Akşamın bir saatinde gelen evin oğlu ise babasının ve annesinin karşısına dikiliyor.
“Ya ben böyle bir şey yapmış olsaydım?” diye soruyor anne ve babasına.. İnsanlığa dair muhasebe yapan ve yaptıran bir oyun.
Son derece kaliteli, bu türü sevmeyenler için sıkıcı olabilir. Oyunculuklar mükemmele yakın. Kostümler döneme uygun ve ayrıntılara dikkat edilmiş ve zevkli.
Kalabalık bir kadro tarafından oynanan bu oyun 2 perde. Perde artık kullanılmadığı için 2 perde demek de tuhafıma gitti birden.
Biraz sıkıldım diyebilirim ama en azından uyumadım. Aslında belki de buna sıkılmak dememeliyim. Gergin bir oyun. Adından anlaşılacağı üzere birilerinin hayatı bazen birilerinin ellerinin arasında olabiliyor. Ben de kendime o soruları sordum. Başkasını öldüren, hayat çalan birini öldürmeli miyiz? Ya sizin çocuğunuz idama mahkûm edilirse?
Ya çocuğunuzu öldüren (bu acıyı kimse yaşamasın) kişi idama mahkûm edilmezse?
Hukuk bu yüzden var.
Bakanımız durduracak mı idamı?
Oğlu onu ikna etmek için nasıl bir yol sergileyecek? Babasına ve annesine nerelerden saldıracak? İdamı durdurabileceği o telefon görülmesinde ne diyecek?
Gazeteciliğin ne olup ne olmadığı da oyunda tartışılan meselelerden biri. Gazetenin ahlâkı olmalı bence. Büyük bir gücü var ve bu güç gerçekte ne olduğunu umursamayan ve neye mal olacağıyla ilgilenmeyenlerin elinde olmamalı..
- Hande Yöremen | 01 Kasım 2016
Ellerimin Arasındaki Hayat
Sahneleyen Tiyatro: İstanbul Devlet Tiyatrosu
Oyun Durumu: Gösterim dışı oyun
İlk Oynama Tarihi: 09.01.2015
Süre: 2 Perde / 1 saat 45 dakika
Kadro
Yazar: PETER USTİNOV
Çevirmen: AHMET GÜNGÖR ENÇER
Yönetmen: CEVDET ARICILAR
Dramaturg: DERYA CUMBUR
Dekor Tasarımı: SERTEL ÇETİNER
Giysi Tasarımı: MEDİNE YAVUZ ALMAÇ
Işık Tasarımı: ENVER BAŞAR
Dans Düzeni: YEŞİM ALIÇ
Yönetmen Yardımcısı: TUNÇ GÜNBAY, FUNDA ESKİOĞLU
Yönetmen Asistanı: BARIŞ ARICILAR
Besteci: BURCU DURUKAN
Sahne Amiri: OKTAY UÇAR
Kondüvit: ALİ YAVŞAN
Işık Kumanda: SEDA ÖZYURT
Suflöz: ŞEYDA PEKTOK
Oyuncular
NIŞAN ŞİRİNYAN, CEVDET ARICILAR, TOLGA PANCAROĞLU, AHENK DEMİR, SEDA YILDIZ, KAYA AKARSU, TUNÇ GÜNBAY, EMİNE ŞULE GEZGÖÇ, KUVVET YURDAKUL, HÜSEYİN SEVİMLİ, ZUHAL ACAR, BURÇAK ARSLAN, SEDA OĞUZ, MERVE DURGUN, SİMGE KONRAT, BARIŞ ARICILAR, MUSTAFA ÇİRKİN, SERTAÇ TEKER