Haziran ayını çok severim. Hatta bir zamanlar kızım olursa adını Haziran, koymak istiyordum. Her ne kadar Sonbahar çocuğu olsam da ilkbahardan yaza geçişi severim ben.

Hayat özellikle son bir yıldır aşırı bir hızla akıyor sevgili okuyucu. Belki yaşımız ilerledikçe de hız algımız değişiyordur ama sonuç olarak su gibi akıyor zaman. Etrafımızda ne varsa bu akışta tutunup kaybolmamaya çalışıyoruz.

Haziran’ın gelişine sevinirken bir yandan da hüzünleniyorum. 1 Haziran, hop bitti bile. Bu yazla ilgili plânlarım, hayâllerim var. Hepsini belki gerçekleştirmem ama çoğunu yaşamak istiyorum.

Ben öyle kişisel gelişim, astroloji, fal vs (şimdi bunları yan yana yazıp aynı kefeye koyduğumu düşünerek bana tavır alacak kişiler olacak) mevzularına bağlı yaşamam. Mantık benim için her şeyden önce gelir. Özgürlük hayatımdaki en önemli olgudur. 

Kalkıp size akıl vermek kaygısını taşımıyorum ama gün sonunda belki yine bencilce bir yaklaşım oluyor, mutluluğunuz için yaşayın, demek istiyorum. Bencilce sayılabilecek bir istek çünkü insanlar ne kadar mutlu olursa o kadar bulaşmıyorlar etrafındakilere..

Herkes konuşuyor, herkes çok biliyor. Sıkılıyorum ben muhabbetlerden, akıl çarpıştırmalardan.. Boş verelim. Ben bu aralar saçmalamaktan hoşlanıyorum. Saçmalayarak gülmekten, hatta bu kadar saçmaladığım için kendimle dalga geçmekten hoşlanıyorum.

Haziran saltanatıyla geliyor! Bu Haziran aklımı temize çekme zamanı.. 

Ellerimi yıkar gibi yıkayacağım ruhumu. İnsan tüm yaşadıklarını içinde biriktiriyor çünkü. Aklımızın odaları var. Yıllar içinde yığarak dolduruyoruz bu odaları. Tıpkı 20 senedir oturduğumuz evin odaları gibi. Sonra bir dosya, bir eşya lazım oluyor. Onu ararken başka başka dosyalarla, duygularla, anılarla vs karşılaşıyoruz. 

“Aa ben bunu mu sevmişim?” 

“Bak gördün mü bana böyle hissettirmiştin.”

Mesela biri ölüyor. O ölümde bütün ölmüşlerinin acıları da ayağa kalkıyor. Sonsuz direnme gücümüz var. Yazmıştım geçen hafta güçlü olduğumuzu. Güçlüyüm dedikçe “Emin misin?” der hayat, bir sınar seni.

Salı günü babamı evde buldum ben. Onu kaybettim ve bundan sonra bir daha sadece aklımın içinde bulabileceğim. Onu aklımın içinde koruyacağım. Size sonra yazacağım bunları.

İşte bu Haziran benim temize çekme zamanım. 

Kendimi bir temize çekeyim okuyucu size neler neler anlatacağım.

  • Hande Yöremen | 26 Mayıs 2021

Website | + yazılar