Sonbaharın ince melankolik havası. Her yanda kokuyor sarı yaprak kokusu. Erken inen akşamlar ve hüzünlü veda eden güneş. Kızıl bir top misali varıyor başka diyarlara koca tepelerin ardında. İçimizde tutamadığımız, sarıp sarmalayamadığımız zamanın çaresizliği..

Zaman saydam, zaman akışkan, sıvı gibi. Görünmez bir buğu sanki ellerimizin üzerinde. Tütsülerin kokusu gibi, buharlara yazdığımız yazılar gibi. Öptüğümüz her sıcak dudak, seviştiğimiz her beden içimizdeki yanlızlığa bir tüketmiştik tohumu daha. Nergisler ekiyoruz kendi yalnızlıklarımıza. Sıcak güneş, kızgın kum devirdik mi bir koca yazı daha. Dur!!! Kalbimiz henüz buz tutmaya hazır değil.

Geçerken mevsimler ardı ardına birbir geçiyor bilinmezliklere doğru bir ömür. Sahil kasabasının kıyı kenarı, bir sıcak çay bir parça bisküvi. Bir el uzanıyor göğsüme doğru sütün aktığı yerin sıcağına. Aşktan öte aşa yakın, aşktan geçmiş yüreğin yangın yerinde açan bir gül.

Buz kesen sonbahar sabahlarının nemli havasında yatağımızda bıraktığın koku, bedeninin sıcağında uykuya tekrar doymak. Olmayacak her şeyi oldurmaya, güzel hayaller gibi.

Geçti yaz bitecek sonbahar gelecek karlı günlerde bir Ebr-i bahar olsun kehribar gözlerin. Bahar bulutları geçsin ömrümden, bir bulut parçası küçük bir Midilli’ye benzeyen, bir gülüş, deniz ve adam. Gülüşler var içinde ebem kuşağı renginde. On gün erken giden leylekler kanatlarında Ebr-i baharı getirecekler geriye. Yün çoraplarım dizlerime kadar ayaklarımda, emziren bir ana şevketinde.

Güzel günler, Balım ve Balkan ve babaları adına..

  • Zeynep Çay | 22 Ekim 2023
Website | + yazılar