2000’li yıllar gecenin bilmediğim bir saati çok geç değil ama..Taksim’de sahnede Mor ve Ötesi’ni izliyorum, barda oturup üstelik içtiğim kaçıncı içki, hatırlamayacak kadar çok içmişim ama ne yazık ki aklım yerinde..
Yazarlar
Sezen, aşk ve sonsuzluk
Sezen Aksu ‘Biliyorsun’ şarkısını çoğumuz biliriz. Acılı ve buruk bir yanı var bu şarkının. Ne zaman bir hüzün bulutu gelip kirpiklerimin üzerine yerleşse kendimi bu şarkıyı dinlerken bulurum. İçinde farklı renkler, farklı sesler, binbir melodi. Çaresizliğinin, iliklerine kadar hissedilen aşkın suskun göz yaşları. Sessiz sesiz ağlamak gibi.. İçin için..
Ruh Vampirleri
Kadınlar ve erkekler ne kadar birbirinden bağımsız yaratılanlar. Oysa arkadaş olsunlar diye yaratılmadılar mı?
Erenköy’de
Ben bu dünyada en çok seni sevdim. O kız hâlâ seviyor seni. Sadece artık ben, o değilim. Sana kavuşmaktan ziyade ben’i bulmaktır nihayet.
Çaresiz Şövalye
Zamanın içinde zamansızlık gibi bir şey bu. Nereye gidiyor bu insanlar, nereye kayboluyorlar? Oysaki durdukları yerdeler. Her gün işlerine gidiyor, masalarına oturuyor, akşam evlerine dönüyorlar. Her akşam ışıkları yanıyor evlerin, peki ışıkların ardında ki yalnızlık?
Al kendinden kendini dışarı
Kendi olmaktan o kadar çok kaçan insan var ki.. Buna çok dikkat etmiyorum ben çünkü ben kendim gibiyim ve herkes de kendisidir, diye düşünüyorum.
Zamansızlığa iz..
Uzun zaman oldu, içimdekiler kelimelerle buluşup vücut bulmadı, bulamadı. Biz yazanlar yazmayınca eksik oluyoruz, sanki bir parçan hiç yok gibi, özlediğin biri senden uzak gibi, o çok sevdiğin ve istediğin her neyse hiç olmayacak gibi!
İskambil ev!
Gelin biraz benden konuşalım. “İnsan, kendini eleştirmeli,” diyorlar. Bu eleştiriye açık olmakla aynı şey mi? Eleştiri!!! Kime göre, neye göre. İnsan, zaten neden hep eleştirir ki? Altı ve üstü 3 günlük dünya hayatı.
Yağmur yağar ve ben Catherine Howard olurum!
Derin bir yalnızlığı sürüyor bedenim ve yorgun ayaklarım. Bir çanta dolusu ilaç ve bir kucak anı birikintisi. Ruhum, bu yorgunluğun ve birikmişliğin tortusunu nasıl atacak bilemiyorum ama bildiğim bu gece yağmur yağacakmış! Sahi, ne zaman çılgınlar gibi ıslandım delice yağan yağmurun altında? Ya siz?
Bir başka zamanın baharı!
Kırlara çıkmak zamanı şimdi, henüz Mayıs bitmeden papatyalarını koklamak zamanı, belki kurutmak kavanozlarda. Zaman geçince kurumuş hallerine bakıp ‘ah demek, başka bir zamanın baharı’.