Funda Arar ve Kıraç.. Türk müziğinde var olan çıtayı daha da yükseğe taşıyan bu müzik gönüllüsü iki sanatçıyla 27 Aralık’ta, TRT’de beraber sundukları Gölgeler isimli programlarının sonunda konuştuk.
Şarkıları ve sesleri ile sadece döneminde değil, gelecekte de şimdiden sağlam birer yer edindiler. Milyonlar onların şarkılarında kendi yansımalarını buluyor, hüzünleniyor ve hatta aşklarını ifade ediyor.
FUNDA ARAR
Özel yaşantınla ilgili çok şey bilmiyoruz. Funda Arar nasıl biridir? Neleri sever, hobileri nelerdir, fobileri var mıdır?
Evet, özel yaşantımla ilgili çok fazla insan pek bir şey bilmiyor. Böylesi daha iyi galiba. Hep şarkılarımla, yaptığım albüm işleriyle gündeme geldim şimdiye kadar. Öyle de olmasını istiyorum. Kitap okumayı, sinemaya gitmeyi çok severim. Özellikle de arkadaşlarımızla birlikte olduğumuz ev toplantıları, sohbetler, yemekler, çaylar çok keyif aldığım şeyler. Gezmeyi de seviyorum. Farklı yerlere gitmek, oraları gezmek, keşfetmek de çok keyifli oluyor. Aslında uçuk zevklerim yok. Bazı takıntılarım var; bazı şeylerin yerlerini değiştirmeme gibi, bazı yerlere giderken yastığı ters çevirmem gibi[gülüyor]. Bu herkesin aslında başına gelir, biliyorsun. Bazı rakamlar, tarihler hakkında takıntılarım var. Biraz karanlık ve loşluktan hoşlanmıyorum, içime kasvet basıyor. Belki bu da psikolojik rahatsızlık olabilir.
Güçlü bir yorumun var, çok başarılısın. Konservatuarlısın. Müziğini geliştirmek için neler yapıyorsun? Günde kaç saat çalışıyorsun?
Hayatımın her anında müzik var aslında. Tabii ki çok fazla müzik dinliyorum. Hem beste hem yorumculuk yapan biri için çok fazla tarz dinlemek ve çok fazla tarzda şarkılar söylemek önemli. Her tarzı ağza yakıştırmak da çok kolay bir şey değildir. Türk müziğini, alaturkayı çok iyi okuyan bir solist, batı müziği soundundaki bir şarkıyı layıkıyla okuyamaz veya batı müziğini okuyan biri Türk müziğini layıkıyla okuyamaz. Bu tabii ki Allah vergisi ve gırtlak yapısı ile alakalı olsa da, bu tarzları çok fazla dinlemek, kulakta yer etmesini sağlamak önemli. Bunu yapmaya çalışıyorum. Değişik tarzlarda şarkı söylemek benim çok hoşuma gidiyor. Onun dışında sürekli çalışıyorum, albümlerle ilgili çalışmalarımız oluyor. Yeni sözler yazıyorum, yeni şarkılar yapmaya çalışıyorum. Sürekli müzik var hayatımda.
Oyunculuk için sana da teklif geliyor mu?
Oldu ama şarkıcı olarak, müzisyen olarak yapacağım daha başka çalışmalar var. Oyunculuk çok zor bir meslek, herkesin yapabileceği bir şey değil. Ben haddimi biliyorum ama güzel bir sinema filmi ileride olabilir, diye de düşünüyorum. Tamamen yapmam, demiyorum ama kendimi ikna edebilirsem, kendim için ikna olursam yapabilirim.
Nasıl bir rol canlandırmak istersin öyle bir film olsa?
Hiç öyle bir rol düşünmedim. Ya komedi oynamak isterim ya da bir dönem filmi olabilir. Komedi deyince herkes çok şaşırıyor. Romantik şarkıların şarkıcısı gibi görünürken komedi deyince inanamıyorlar. İçimde komik bir insan var. Belli olmuyor, bazen programlarda çıkıyor ortaya. Az az, çok fazla abartmayayım diyorum [gülüyor].
Çok güzel bestelerin var ama az sayıda. Daha çok yapmayı düşünüyor musun yoksa özellikle mi az yapıyorsun?
Az ve öz olsun.
Keşke daha çok yapsan. Bugün burada da konuşuldu bu.
Evet, herkes aynı şeyi söylüyor; bestelerin çok farklı geliyor, sözleri ve müziği çok güzel. Bunu çevremdeki arkadaşlarım; albümlerimi yapan, aynı zamanda eşim olan Fabyo Taşel de söylüyor. O da, sen tembelsin biraz daha yap, diyor. Ben zor beğeniyorum. Özellikle kendi yaptığım işleri çok daha zor beğeniyorum. Daha fazla eleştiriyorum galiba. Ondan da oluyor. Besteci yönümü insanlar çok bilmiyor. Funda Arar deyince daha çok yorumcu kimliğimle biliniyorum. Tabii albümleri alanlar, kartonete bakanlar biliyor kimin olduğunu ama evet, bunu biraz daha fazla yapmam, geliştirmem gerekiyor galiba.
Eğlence kavramı senin için ne ifade ediyor?
Günüme, halet-i ruhiyatıma göre değişiyor. Bir gün gidelim fasıl dinleyelim istiyorum, bir gün evde hiç bir şey yapmadan oturmak istiyorum. Benim için o da bir eğlence. Bazen arkadaşlarımızla buluşup bir yerlere, sinemaya gitmek, bir kafede oturup çay kahve içmek. Eğlence anlayışımın içinde yüksek volümlü müzik, eller havaya pek yok. Artık yaşlandık galiba [gülüyor]. Oturalım, hem yemeğimizi yiyelim hem sohbet edelim hem de müziğimizi dinleyelim. O tarz eğlenceleri tercih ediyorum.
Yakından çok daha güzelsin. Kişisel bakım ürünlerine çok para harcar mısın?
Yok, hayatım öyle çok fazla güzellik merkezlerinde veya kozmetik ürünleriyle geçmiyor. Mümkün olduğu kadar makyajlı dolaşmamaya çalışıyorum çünkü zaten ağır makyaj yapıyoruz, televizyonda olsun sahnede olsun. Temiz tutmaya çalışıyorum cildimi. Herkesin kullandığı gibi nemlendiricilerim var ama onun dışında özel bir şey yapmıyorum. Yok botokslar yok şişirtiyorlar bir yerlerini. Bilmiyorum ihtiyacım olduğu yıllar ve günler gelirse o zaman düşünürüm.
Mutfakla aran nasıl?
Mutfakla aram iyidir. Evdeysem eğer yemek yapıyorum. Kısırı, bulgur pilavını güzel yapıyorum. Bulgurlu şeyleri güzel yaparım. Güzel zeytinyağlı sarma yaparım. Çok da evde bulunamıyorum açıkçası. Konserler ve konser dışında da işlerimiz oluyor; görüşmeler, röportajlar, televizyon programları. Evdeysem mutfağa girmeyi seviyorum.
Sunuculuk nasıl, sevdin mi?
Kanal Türk’teki de gayet güzel bir programdı. Bu da çok keyifli geçiyor [TRT Gölgeler]. Sunuculuk güzel. Gerçi çok sunuculuk yaptığımızı söyleyemem. Daha fazla şarkı ağırlıklı bir program ama gene de o program bize ait. Onun bir heyecanı, stresi var. Canlı okuyoruz, canlı yapıyoruz. Küçücük bir hatayı gösteriyor televizyon. Geri dönme gibi bir şansımız yok. Televizyonu sevdik, Kıraç da ben de. Çok keyifli gidiyor.
Önümüzdeki projelerin neler? Albüm daha yeni.
Evet, albümüm henüz bir yılı doldurmadı. Sık sık albüm yapmak istemiyorum çünkü bir albümü oluşturacak şarkılar pat diye çıkmıyor. Yapmak istesen yaparsın ama nasıl bir albüm olur. Öyle bir şeye girişmem. Bu zamana kadar gelinmiş müzikal bir kariyer var. Öylesi de yakışmaz. Tabii önümüzdeki albüm için gene çalışmalarımız var. Onun dışında da başka projelerim var. Belki bir alaturka olabilir.
Senden böyle bir şey bekleniyor.
Evet, çok bekleniyor. Onun dışında da düşüncelerim var. İnşallah hayata geçireceğim.
Kıraç dizi film müzikleri yapıyor. Seninkileri de duyuyorum dizi filmlerde. Nasıl bakıyorsun şarkıların dizilerde kullanılmasına? Daha mı kolay hedef kitleye ulaşılıyor?
Beyaz Gelincik’te, o sahnelerle birlikte, o şarkının alttan doğru yumuşak acıklı acıklı girmesi insanları daha bir etkiliyor. Daha önceden de dinlemiş insanlar o görüntülerle birlikte dinleyince daha da etkileniyor. Onun dışında başka dizi film için yapılmış özel şarkılar da var. Onları da seslendiriyorum. Yerinde ve güzel kullanıldığı takdirde bence çok büyük faydası var. Yorumcu için de şarkı için de, şarkının söz yazarı ve bestecisi için de yararı var. Gerçekten çok büyük bir kitle seyrediyor. Bu şarkılar promosyon olsun, şarkılar duyulsun diye o dizi filme konulmuyor. Her çıkan albümü koyalım da duyulsun diye kullanılmıyor. Orada nasıl bir şarkı olabilir? Bakılıyor bu şarkı var, bu duyguyu anlatan bir şarkı. Çok da fazla olmuyor açıkçası, albümlerden bir veya iki kere alınıyor. Genelde dizi film için özel müzikler ve şarkılar yapılıyor.
Senaryo şarkının anlamını değiştiriyor mu?
Camdan Kalp’te öyle bir şey olmadı çünkü gerçekten bir ayrılığı ve ayrılık sonrası çekilen acıyı anlatan bir şarkı olduğu için o sahnelere çok uydu. Herkesin şarkıyı dinlerken gözünde canlandırdığı farklı şeyler olabilir. Zaten duyguyu yansıtan, uygun bir şarkı seçilmesi gerekiyor.
- Hande YÖREMEN 27 Aralık 2006