
7 Aralık günü Yeşilyut’taki çekim yerine gittik. Kalabalık bir sahnenin çekimleri yapılmaktaydı. 76. bölümde yayınlanan restoran sahnesinin saatler süren çekiminde, dizinin oyuncularıyla konuşma fırsatımız oldu. Profesyonel bir şekilde çalışan ekibin birbirleriyle olan uyumu dikkat çekiyordu.
Gümüş
Künye
Yapım: D Productions /
Genel Koordinatör: Engin Kıymaz
Uygulayıcı Yapımcı: Ahmet Kayuntu
Dramalar Koordinatörü: Lale Eren
Yönetmen: Kemal Uzun / Yardımcı Yönetmen: Nuray Çeten
Yapım Sorumlusu: Yahya Tomakin
Görüntü Yönetmeni: Serdar Armutlu
Sanat Yönetmeni: Yerkan İşkorkutan
Senaryo: Eylem Canpolat – Sema Destan
Işık Şefi: Eren Karapınar / Set Amiri: Cenap Kuşçu
Kuaför/Makyöz: Gürhan Kalay/ Dilek Peker
Müzik: Cem Erman / Montaj: 8 mm
Dublaj Yönetmeni: Ersan Sanver
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ – Mehmet/ Songül Öden – Gümüş/ Ekrem Bora – M. Fikri/ Güngör Bayrak – Şeref/ Laçin Ceylan – Gülsün/ Tarık Ünlüoğlu – Tarık/ Cüneyt Çalışlar – Ahmet/Serdar Orçin – Onur/ Ayça Varlıer – Pınar/ Sevinç Gürşen – Bahar/ Soydan Soydaş – Berk/ Funda İlhan – Esra/ Sema Mumcu – Tuğçe/ Kamil Güler – Gökhan/ Hilal Uysun – NihanFüsun Erbulak – M. Fikri’nin eşi
7 Aralık günü Yeşilyut’taki çekim yerine gittik. Kalabalık bir sahnenin çekimleri yapılmaktaydı. 76. bölümde yayınlanan restoran sahnesinin saatler süren çekiminde, dizinin oyuncularıyla konuşma fırsatımız oldu. Profesyonel bir şekilde çalışan ekibin birbirleriyle olan uyumu dikkat çekiyordu.

Yahya Tomakin [Yapım Sorumlusu]
Bu dizinin konusu nedir?
Yoksul bir genç kızın kendisine verilen şans öpücüğünü iyi kullanıp yükselmesi.. Kendi kaderini kendisinin yaratması ve zirveye talip olması.. Güçlü ve akıllı, günümüz modern ‘Külkedisi’nin heyecan veren masalsı serüveni..
Set arkasında ve önünde kaç kişi çalışıyor?
Ortalama 40- 45 kişi çalışıyor.
Reytingler nasıl?
Her hafta 1., 2. veya 3. oluyoruz.
Bir bölümün hazırlanması ne kadar sürüyor?
Beş ile yedi gün arasında değişiyor. Eğer zorlu sahneler varsa haftanın son günlerine bırakıyoruz. O haftalarda yedi gün sürüyor.
Bir bölümün çekim aşamaları nelerdir?
Senaryo yazıldıktan sonra oyuncuları veriliyor. Bu arada çekim planı hazırlanıyor. Mekanlar belirleniyor. Çekimler yapılıyor. Montajı yapıldıktan sonra dublaja giriliyor ve yayın için bütün işlemler bitmiş oluyor.

Songül Öden [Gümüş}
Gümüş dizisindeki rolün ve senin hakkında kısa bilgiler almak istiyorum. Gümüş’ten öncesi ve sonrası..
Ankara’da Hacettepe Üniversite’sinde yarı zamanlı şan okudum. Sonra, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda tiyatro kursiyeri oldum. Daha sonra Ankara Üniversitesi’nde Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde tiyatro bölümüne girdim. Oradan mezun olunca önce Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda, daha sonra da Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda kadrolu olarak çalıştım fakat istifa ettim. Daha sonra ver elini İstanbul.. İşsiz olduğum bir dönemde bu iş teklifi geldi. Dediğim gibi işsizdim ve kabul ettim. Bana çok ilginç ve cazip geldi. Kendi kendime “Ben bu kompozisyonda çalışabilirim,” dedim.

Senaryosundan ötürü mü kabul ettin?
Evet. Biraz bu durumumdan ötürü, işsizdim yani. Televizyona karşı çok tepkiliydim çünkü. Televizyonda çalışmaktan korkuyordum açıkçası.
Daha önce sinema filminde rol aldın mı?
Hayır, hiç olmadı. Hep tiyatroydu. Tiyatrodan istifa ettikten sonra televizyonda ilk defa Gümüş dizisinde oynadım.
Gümüş’teki rolünden bahseder misin?
Benim dizideki rolüm Anadolu’da yaşayan bir kızı canlandırmak. Geleneklerine ve değerlerine son derece bağlı biri. Çok yetenekli bir kız. Dikişe ve tasarıma karşı özel bir yeteneği var. Hakikaten bu alanda yaratıcı. Annesini, babasını, kardeşlerini bir kazada kaybetmiş. Anneannesinin büyüttüğü, acılarla çok erken karşılaşmış, hayatındaki ilk aşkıyla tesadüf eseri karşılaşmış ve onunla evlenmiş, evinin kadını olmuş, anne olmuş, ama mücadelesi hala devam eden bir kız değil artık Gümüş.
Rol arkadaşlarınla aran nasıl?
Çok iyi. Konservatuar arkadaşlığı gibi oldu. Üç sene oldu çünkü. Konservatuar eğitimi de dört sene. En büyük şansım hepsi de benim arkadaşlarım. Kendi yaşımda çok arkadaşım var bu ekipte. Ayça, Serdar, Kıvanç var. Kimi iki yaş büyük, kimi iki yaş küçük benden. Hiç sorun yaşamıyoruz. Son derece kendileriyle barışık insanlar. Birbirimizden çok şey öğrendiğimizi düşünüyorum.
Çekim aralarında neler yapıyorsun?
Benim hiç çekim aram olmuyor. Çekim aralarında üstümü değiştiriyorlar. Makyajımı, saçımı düzeltiyorlar.
Kaç gün çalışıyorsun?
Haftanın altı günü çalışıyoruz neredeyse.
Dublajlı çekim yapılıyor, hiç zorlandığın oluyor mu?
Evet. Bazen zorlandığım olmuyor değil ama çok keyifli geçiyor zaman.
Bir sebebi var mı bunun? Sesli çekim daha kolay diyorlar mesela.
Benim için çok zor elbette dublajlı yapılması ama olağanüstü bir dublaj yönetmenimiz var tiyatrodan gelme. Birçok oyunumuzu düzeltiyoruz hatta orada. Çok şanslıyız ama doğallığı ne olursa olsun dublaj bence % 40 öldürüyor. Ben öyle düşünüyorum. Başta öyle bir karar verildi. Bazı arkadaşlarımız başkası tarafından seslendiriliyor.
Senaryoya hiç müdahale ediyor musun ya da değişiklikler yapıyor musun?
Senaryoda lafları değiştirebiliyoruz, yönetmenimizle birlikte. O kişinin karakterine daha uygun şeyler yazılabiliyor bazen ama temel konu ile ilgili değişiklikler elbette yapamıyoruz. Daha doğal, daha günümüze uyarlanıyor bazen laflar, kelimeler. O tip şeyler yapılıyor.
Hiç güçlük yaşadın mı tiyatrodan diziye geçerken? Yoksa çok kolay uyum sağladın mı?
Mesleki anlamda olmadı; yaptığımız iş aynı. Onda da aktrislik yapıyorsunuz, bunda da aktrislik yapıyorsunuz. Bunda bir kameraya oynuyorsunuz. O kadar yakında olduğu için refleks olarak zaten oyunlarınız daha ölçülü. Hani geniş bir alanda, bir salonda oynamıyorsunuz. Öyle mesleki olarak adaptasyon sorunu yaşamadım.
Çekimler yüzünden özel hayatına vakit ayırabiliyor musun?
Maalesef özel hayatım yok. Diziden hiç zaman kalmıyor ki.
Bundan sonraki projelerin veya yeni teklifler var mı?
Evet, gelen çok cazip teklifler var. Daha sakin bir dönemde karar vermek istiyorum her şeye. Acele etmek, yanlış bir karar vermek istemiyorum.
Eğlence hayatına bakışın nasıl, nasıl eğleniyorsun; dışarı çıkarak mı yoksa evde arkadaşlarınla mı vakit geçiriyorsun?
O psikolojime, durumuma göre değişiyor. Ben genel olarak evcimen biriyim. Yapım öyle fakat arkadaşlarımla birlikte olmayı çok seviyorum. Bazen dışarıda vakit geçirmek istiyorum, bazen hep evde olmak istiyorum. Aslında, bir anlamda eğlence anlayışım değişiyor.

Serdar Orçin [Onur]
Biraz kendinden bahseder misin?
1976 doğumluyum. 1999’da Müjdat Gezen Sanat Merkezi tiyatro bölümünden mezun oldum. O yıldan beri de şehir tiyatrosunda çalışıyorum ve dışarıda da hem televizyona hem sinemaya çeşitli çalışmalar yapıyorum.
Gümüş’te oynama teklifi nasıl geldi?
Gümüş dizisinin çekileceğini zaten benim bağlı olduğum kast ajansı yapıyordu. Ana roller için oyuncular aranıyordu. Bana teklif geldiğinde, o sırada başka bir diziyle görüşüyordum fakat anlaşamamıştım ve Gümüş’ün sadece konusunu dinleyip, olumlu bir görüşme için yapımcılarla buluştum. Sonrasında da her şey çok çabuk ve kolay oldu. Zaten onlar benim olmamı çok istiyordu. İşin eli yüzü düzgündü. O sırada eski adı ANS olan şimdiki D Production’dakilerin çoğunu tanıyordum ve iyi bir iş olacağını hissettim, öyle başladım.
Gümüş’teki rolünden bahseder misin?
Dizide Onur karakterini oynuyorum. Onur, Mehmet’in çocukluk arkadaşı, can yoldaşı kardeşi gibi. Sadece arkadaşı değil, aile olarak da birbirlerine çok yakınlar; kardeş gibi büyümüş bir arkadaşlıkları var. Onur’un ailesi yok, ailesini kaybetmiş. O yüzden biraz da onları aile gibi görüyor. Başlarda biraz kopuk bir karakterdi. İşte parası var ama biraz kumarı da vardı. Başka böyle bir takım işleri vardı fakat yakın büyüdükleri için, Mehmet’in kız kardeşine içten içe, ama bunu o ana kadar belli edememiş, Pınar da ona âşıkmış gizliden. Bu aşk yaşanıyormuş ama kimseye belli edilmemiş. Sonra Pınar, Amerika’ya gidiyor ve geri geliyor. Dizide bu hikâyeyi duyuyoruz anlıyoruz ve geldiğinde bu aşk ortaya çıkıyor ve evleniyorlar. Artık ailenin sadece sevdiği bir çocuğu değil, damadı oluyor. Şirkette çalışmaya başlıyor. Mehmet’in sağ kolu, sağduyusu gibi devam eden bir karakter.
Çekimler nasıl geçiyor? Bu, üçüncü sezon değil mi?
Evet, bu üçüncü sezon. Valla çok iyi geçiyor, hem keyifli eğlenceli bir de tabii üçüncü sezona girmiş bir dizide, birçok şey çok fazla oturmuş durumda. Ana mekânlarımızda özellikle çekimler çok kolay oluyor. Açısı belli, oyuncuların o evin içinde ya da o mekânın içinde davranış biçimleri aşağı yukarı belli. Durumlara göre sadece bir takım değişikler oluyor. Onun dışında teknik bir aksaklık olursa çok çabuk, kolayca hallediliyor. 70 bölümde böyle işlerde illa arıza çıkar, hani şeytan kulağına kurşun, bizim setimizde bu güne kadar hiç bir arıza olmadı. Zaten işin devam etmesinin de büyük ihtimalle sebeplerinden bir tanesi bu. Kimse ne olduğundan fazla olmaya çalışıyor ne daha az kalıyor. Herkes işini iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor. Özel ilişkiler de, arkadaşlık ilişkileri iyi olduğu için çok iyi gidiyor, diyebilirim. Bazen oyuncunun yapamayacağı durumlarda bile bir takım ricalarla bazı şeyler değişebiliyor. Bunlarda tabii belli bir samimiyetle karşılıklı güvene dayanan şeyler. O yüzden kendi adıma ve diğer arkadaşlarla biliyorum, o anlamda çok memnunuz. Her şey çok yolunda gidiyor.
Çekim aralarında neler yapıyorsunuz? Ya da boş vaktiniz oluyor mu?
Valla bizim kalabalık olduğumuz günlerde setin arkasını çekmek lazım çünkü inanılmaz komik; inanılmaz eğlenceli geçer, bizim kalabalık olduğumuz zamanlarda. Sette çok tecrübeli oyuncularımız var; Ekrem Bora gibi Türk sinemasının devlerinden ve Güngör Bayrak gibi.. Bunlar bizim çok tecrübeli büyüklerimiz. Onun dışında genç arkadaşlarımız var. Bir erkek tayfa var ki onları sorma gitsin; Kıvanç, Soydan, Kamil, ben. Biz ayrı bir tayfa oluruz. Sonra kızlar bir araya gelince onlar ayrı bir tayfa olur, bir arada ayrı muhabbetler döner. Yönetmenimiz zaten çok genç, bize çok yakın; görüntü yönetmenimiz de öyle, gerçi birçok görüntü yönetmeni geldi gitti ama hepsi de şansımıza çok iyi ve keyifli insanlardı. Onun dışında da muhabbet çok iyi olduğu için zaten burada kimse gelip de ay yine o adamın mı yüzünü göreceğim, o kızın suratını mı göreceğim durumları yaşamadığı için, işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Onun dışında da eğleniyoruz.
Çekimler dışında da görüşüyor musunuz? Görüşüyoruz tabii ama çok sık olmuyor. Tabii, ben kendi adıma söyleyeyim, tiyatro da olduğu için dışarıda çok fazla görüşme şansım olmuyor ama bazen kırıp işimizi, mesela partnerim Ayça benim zaten yakın arkadaşım oldu, onunla olsun, Kıvanç ile olsun, Kâmil zaten tiyatro yaptığım arkadaşım, illa bir araya geliyoruz, dışarıda da görüşüyoruz.
Tiyatrodan da bahseder misin?
Şehir tiyatrosundayım. Asıl her şeyimi, hayatımı ona göre planlıyorum programlıyorum. Bir de bizim dışarıda kurduğumuz özel bir tiyatro var. İstanbul Kraliyet Tiyatrosu. Orada da Saygın Delibaş’ın ve Fethi Kantarcı’nın yazdığı, bizim oynadığımız bir oyun var. İki sezondur, Cambaz’da oynuyoruz, yine bu sezon devam ediyoruz. Yakında ikinci bir oyunumuz daha var, devam edeceğiz ‘Hastasıyız’ diye bir oyun oynayacağız.
Özel hayatına vakit ayırabiliyor musun bu kadar yoğunlukta?
Aslında pek vakit ayıramıyorum. Fırsat buldukça filmleri takip etmeye çalışıyorum. Sürekli oyun oynadığım için, zaten tiyatroya gidemiyorum (gülüyor). Sinemaya gündüz vakit ayırabiliyorum. Gündüz zaten tiyatro yok, filmleri takip etmeye çalışıyorum. Biraz spor yapmaya çalışıyorum, ona da pek vaktim olmuyor. Dinlenmeye ihtiyacım oluyor ama şimdilik özel hayatım böyle.
Başka hangi projelerde rol aldın?
Bundan önce oynadığım dizilerim ‘Gülbeyaz’, ‘Mühürlü Güller’, ‘Hayalet’ bu da benim dördüncü dizim oluyor. Televizyon filmleri var iki tane, Cemal Şan ile çektiğim. Bir tanesi ‘Artık Çok Geç’, bir tanesi ‘Köçek’. Geçen yıl ‘Ton Balığı’ diye bir film çektik televizyon filmi olarak. Büyük ilgi gördü. Ayrıca, Zeki Demirkol’un üç filminde oynadım ‘Yazgı’, ‘Üçüncü Sayfa’, ‘Bekleme Odası’. Onlardan ‘Yazgı’da başrol oynadım. Antalya dâhil dört tane ödülüm var. ‘Abdülhamit Düşerken’de Mustafa Kemal’i oynadım, Erden Kıral’ın çektiği ‘Yolda’ filminde oynadım ve bu sezon da Serdar Akar’ın çektiği ‘Barda’ filmi var. O, önümüzdeki aylarda vizyona girecek.
Hande Yöremen 2007