Bir sabaha, bir zamanlar senin kollarında dinlediğim şarkı ile başladım, bir şarkı seni bir odaya, bir ana, bir yıla, bir kokuya götürebiliyormuş, yine anladım.
Bir şarkı senin sırtımdan kollarınla sarmaşık gibi beni sardığın, tek korkumuzun zamanın yetmemesi olduğu zamana götürdü. Neyi, niye, ne kadar özlediğini bilmediğim bir duygu bu, bir boşluk hissi ama ne?
Şarkılar zaman makinesi gibi, hani o yara kabuğunu ilk soymaya başlatan tırnağının takılması ile asla durmayacağını anladığın an.
Bir şarkı sadece bir tını, tüm hayatımın değil ama hayatımızın film kareleri ile sabah sabah gözümün önünden geçmesini sağlıyor; bir öpüşün, bir dokunuşun geliyor aklıma tek tek, gülüşün, havada asılı kalan kokun, bana şarap uzatan elin, sakinliğin ve heyecanın..
Zaman makinesi gibi ama çarpa çarpa geçiyor her anı her yanımdan, masa başı işimde kimsenin görmediği göktaşları gibi geçiyorum zamanın içinden..
Bak şimdi tüm gün öfkeli olacağım, herkese ve her şeye çatacağım, sadece bu zamanda olduğum için ve geri gidemediğim için.. Sen kızgın insanların sabah kızgın ve mutsuz uyandığını mı sanıyorsun? Hepsinin mutsuz olmak için yaşadığı çok güzel anılar var bence, o yüzden geçtiğini anladıkları her sabah mutsuz uyanıyorlar..
Bir şarkı zaman makinesidir, buna inanıyorum.
- Tuana Eray Baran | Temmuz 2008