Kendine ait olmayanı ne kadar sevebilir insan ya da aidiyet duygusu neden imzalarla bağdaşan bir olgudur bu zamanda, devlet onaylamış olsa bile aitlik mecburi midir evlilik kurumlarında?

Bu sorularda nereden çıktı demeyin etrafımda acı çeken kadınlar var, dostlarım.. Evet, tahmin ettiğiniz üzere evli olan erkeklerle beraberler. Toplumda pek hoş görülmeyen ama ne tuhaftır ki eksik olmayan bir durum; daha küçüklüğümden bilirim hanımlar toplandıklarında bile “filanın kocası dost tutmuş”, “falancanın kızı elalemin evli barklı adamını ayartmış.”

Hadi ordan diyesim var, neden kötü hep kadın? Erkekler pek mi masum?

Bir de işin içindeki taraflara bakalım; kadın fedakar olmak ve beklemek zorunda sevgilisi boşanacak ve onunla evlenecek ama arada sevgilisine aslında evlilik budalası olmadığını ispatlamak adına asla dile getirilmeyen düşünce bu. Diğer taraftan her daim diğer taraftan üstün olmaya çalışmalı bakımlı olmalı, güler yüzlü olmalı, anlayışlı olmalı, somurtmamalı , geyşa gibi davranmalı mümkün olduğu kadar ekonomik gücü elinde olmalı. Maddi olarak erkekten bir şeyler istediğinde karısı gibi hisseder diye temkinli davranmalı. Peki sonra?

Gecenin bir yarısı gelen telefonla koynundan sevgiliyi yollamak, yalnız geçen Pazar günleri, (malum Pazar aile günü ve siz aile değilsiniz) toplantı veya davetlere yalnız katılmak, evli olduğunu bilmeyen arkadaşlara neden evlenmediğini yalanlar uydurarak anlatmak. Ardından zaman geçtikçe hırçınlaşan bir tavır erkeğin “Biliyordun evli olduğumu,” nüktesi ile yerle bir olan hayaller.

Erkekler akıllı olmak zorunda; öncelikle evden uzaklaşmak için mantıklı sebepler bulmalı, dikkatli olmalı, telefonlara, kıyafetlere, yemek yediği yerlere bile dikkat etmeli bunu başardı, diyelim diğer kadına devamlı evli olduğunu işleyip dikkatli olmayı öğütlemeli.

Bu kadar olumsuzluklarla yaşanan şey bir de aşka dönüşürse seyreyleyin alemi, boşanmayan kadınlar, eşinden nefret eden adamlar, gözyaşları ile bekleyen sevgililer.. Karamsar olmayayım ama hüsran olur sonu genelde..

Bu zamana kadar gördüğüm ilişkilerde genelde hatta yüzde doksan kadınlar kadar güçlü davranmamıştır erkekler çünkü kolaya alışıklar, alıştıkları düzeni bozmaktan asla hoşlanmıyorlar ama iki kadın fikri hem çekici hem kolay; biri ev ve çocuklarla ilgilenir biri gönlünü hoş eder, aşkı hissettirir. Daha ne istesin ki adam?

Siz hiç dost tutan kadın gördünüz mü ? Aldatan değil kocası varken başka biri ile alenen yaşayan ve bunu devam ettiren. Yok çünkü kadın aidiyet duygusunu aşkla pekiştirir. Eğer kocası dışında birini seviyor ve istiyorsa onunla olur ve olmak için savaş verir. Boşanır, düzen kurar, kariyer yapar ama istediği adamla birlikte olmayı başarır ya da bunu başaramaz 3. sayfa haberi olur; evi basan koca, sevgilisini ve karısını vurdu..

Hemcinslerimi anlıyorum âşık oluyorlar ve kadın severse çok severse katlanır, bekler, ümit eder ama âşık olduğu zaman objektif bakış açısını kaybettiği için gerçekten sevilmiyorsa uzun zaman “O beni seviyor, eninde sonunda mutlu olacağız,” söylemi ile zaman kaybetmeye devam eder. Gerektiği zaman gözleri açılır ve geçen zamana bakar silkinir ayağa kalkar ve devam eder çünkü kadınlık böyle bir şey; hayata karşı biraz yenik başlarız ama biz bu mağlubiyeti zafere dönüştürmeyi bilerek yaşamayı öğreniriz.

  • Tuana Eray Baran | 20 Ocak 2009
Website | + yazılar