Her oyuncu koçu olan şarkıcıdan, mankenden hatta konservatuar mezunundan oyuncu olmaz!

Ercü Turan, özellikle son dönemde televizyonda sıkça rastladığımız yüzlerden biri. Aldığı oyunculuk eğitimini oyuncu koçluğu alanında da kullanan Ercü Turan ile ülkemizde yeni yeni ortaya çıkan bu alan üzerine konuştuk.

Oyuncu koçluğu nedir?

Oyuncu koçluğunu; profesyonel anlamıyla günümüz koşullarına baktığımızda, sinemanın ciddi bir sektör olduğu düşünülürse, yönetmenin düşüneceği çok ayrıntı olmasından da kaynaklı yönetmenin işini kolaylaştıran bir alan gibi de tanımlayabiliriz. Evet, yönetmen oyuncu ile ilgilenir, oyuncunun rolü ile ilgili belirli açmazları çözmeye çalışır ya da o an gelişen olaylara müdahale eder. Bu ayrı konu ama temelinde eğer kendisinin dışında belli karakterleri oynamamış için de geçerli problem değil ama kendi dışında roller hiç oynamamış yani kendi fiziksel özelliklerinin dışına pek çıkmamış, çıkamamış ya da bu beceriyi ufak ufak geliştirmeye çalışan şarkıcı, manken ve yeni oyuncular hatta çok yaşlı oyuncular, oyuncu koçuyla çalışır. Ekip proje başlamadan önce bir araya gelir, hatta çok iyi arkadaştırlar, altı aylarını bir arada geçirirler. Öyle başlarlar provalara, bundan bahsetmiyorum. Standart düşünüldüğünde yönetmen nasıl bir karakter istediğini oyuncu koçuna anlatır, belli direktifler verir. Oyuncu koçu, oyuncu ile çalışmaya başlar. Oynadığı karakterin belli özellikleri üzerinde farklı farklı malzemeler toparlayıp bunu yönetmene sunar. Yönetmen de bunlardan birini tercih eder ama Türkiye’de daha bu düzeyde değil. Türkiye’de “Abi, biz bir dizi yapıyoruz. Ne olur bu çocuğu idare et,” diye bir duruma gelindiği ya da süre daha kısa olduğu için bu seviyede değil. Sonuç olarak bu da gelişecektir. İyi örnekleri de vardır Türkiye’de, yurt dışında da vardır. Birebir kıyasladığım için söylemiyorum ama ciddi bir noktaya gelmiş, isim olmuş Hollywood starları da birbirlerine destek amaçlı oyuncu koçluğu yapmaktadır. Hatta tiyatroda, dönem arkadaşları iki genç çocuk düşün, ertesi gün final sınavına gireceklerse birbirlerinin parçalarına bakarlar, bunu böyle yap, şunu şöyle yap diye. Oyuncu koçluğu bunun biraz daha profesyonel versiyonu aslında ama daha ayrıntılı yanları da var çünkü karşına hayatında hiç oyunculuk yapmamış bir insan da gelebilir. Ona da konservatuarda okuyan arkadaşınmış gibi davranamazsın. Burada ince bir fark vardır. Sorunun en temeline dönersek, oyuncu koçluğu yönetmenin işini kolaylaştırmaya yönelik bir bölümdür, diyebilirim.

Oyuncu koçluğuna neden ihtiyaç duyuldu, nasıl ortaya çıktı?

Sektör çok büyüdü çünkü. Eskiden yapımcı gelip şu kadar paraya yapıyoruz filmi ya da tiyatroda, tiyatro patronu gelip yönetmeni seçip, bu sezon oyun için şu kadar paramız var, derken artık yönetmenler de meselenin ekonomik ve teknik boyutlarını düşündükleri için az hata ile kapatmak istiyor yaptıkları projeleri.

Oyuncu koçluğunu kimler yapabilir?

Belli bir donanımdan geçmiş her oyuncunun tabii ki yapabileceği bir alan. Bir de oyunculuk mesleğinin hem akademik kısmından hem felsefesinden hem birebir mesleği icra ederkenki atmosferinden hoşlanan her profesyonel oyuncu bu işi yapabilir ama donanımlıdan kast ettiğim sadece konservatuar okumuş, mezun olmuşlar değil. Yani alaylı dediğimiz adamlar da yapmaktadır. Bu iş hakikaten tecrübe ve donanımla alakalı bir iştir. Oyuncu koçluğu hayatında hiç oyunculuk yapmamış birine oyunculuğu sevdirmeye de benzemeye başladı. Hollywood’daki karşılığını on, on beş senede bulacak Türkiye’de.

Kendinden bahseder misin?

Müjdat Gezen Sanat Merkezi, 2000-2001, tiyatro oyunculuğu bölümü mezunuyum. Gülbeyaz’da oynadığım Kazım karakteriyle izleyici tanıdı. Sevda Çiçeği’nde Çiroz Naci’yi, Dolunay’da Yiğit karakterlerini oynadım. Çılgın Dersane 2’de rol aldım. Tiyatro’da en son Antigone’de oynadım. Tiyatro epeydir yapmıyorum ama bu sene Aliye Hanım ile yapacağız sanırım.

Kaç yıldır oyuncu koçluğu yapıyorsun?

Oyuncu koçluğundan ziyade konservatuarda okurken de sınavlara hep öğrenciler hazırlardım. Üç kişi hazırlamıştım ve üçü de ayrı ayrı konservatuarları kazanmışlardı ki Türkiye’de sınavlara 700 – 800 öğrenci giriyor, öyle bir sistemde üçte üç yaptım. Profesyonel anlamda para alarak son 3-4 senedir yapıyorum. Benimki biraz daha yardım amaçlı, diyelim.

Oyuncu koçluğu yapmaya neden ve nasıl başladın?

Aslında Aliye Uzunatağan’ın önerisiyle başladım. Birkaç okulda birden oyunculuk eğitimi verdiği için ona asistanlık yaptım. Bir süre sonra kendine ait sorumluluğun bir kısmını bana devretti. Öyle öyle gelişen bir hadise oldu.

Oyuncu koçluğu yaygınlaşmaya başladıktan sonra konservatuarlara olan ilgi azalmaya başladı mı?

Konservatuar eğitimi tüm dünya ölçeğine baktığında Rusya ve Türkiye dışında hiçbir coğrafyada bu kadar uzun değil. Tıp bir yerde 8 senedir, 10 senedir; sürekli gelişen bir alandır. Oyunculuk da öyledir ama oyunculuğu yaparak öğrenebilirsin. O noktada oyuncuya belli başlı oyunculuğun doğası ile ya da mesleğin icra edilişiyle ilgili belli doneleri verdikten sonra oyuncu kendi yaparak keşfetmeye başlar. Oyunculuk o kadar da kodları çözülmemiş bir sır değildir bakıldığında çünkü tiyatro eğitimi, sinema eğitimi için de keza dizi filmler için de geçerli bu; oyuncu dediğin bütününde görsel bir amacı olduğu için hepsinde dikkat çekici bir şey yapmakla yükümlü bir kişidir. Kimi kâr amaçlı yapar kimi sanat amaçlı yapar ama içinde hakikaten ilgi çekici bir şey olmalı. Avangart bir yapımda ya da tam tersi 4. sınıf bir dizi filmde veya 3. sınıf bir reklâm filminde de oynayabilirsin ama hep ilgi çekici olmakla yükümlüsün. Bu da oyunculuğun doğasıyla alakalı bir şey. Bu dört sene bence çok uzun bir süreç. Bu dört senenin içerisinde zannediyorum biraz Yök baskısı da olabilir ya da eğitim ne kadar reform gördü bu ülkede bilmiyorum ama oyunculuk eğitimi artık konservatuarlara sığamayacak kadar popüler oldu. ‘Show Business’ yani şov dünyası ciddi bir sektör haline geldi ve dört senelik bir eğitim ciddi bir vakit kaybı. Bu herkesin hem fikir olduğu bir hadise. Tiyatro yapıyorsanız sahnede birebir bilet sattıran profesyonel bir oyuncu olabilirsin ama karşında da biletini satın almış profesyonel seyirci var. Bir şey talep ediyor senden. Televizyon için de geçerli bu, reyting kaygısı olan bir kanal sahibi var. Keza sokağa çıktığında dışarısı -5 derece olabilir ama o sahneyi çekmek zorundasındır üstündeki t-shirt ile çünkü bir önceki sahnede üzerinde o t-shirt vardır. Bu anlattıklarımın bütününde bu mesleği yapmadıkça öğrenme şansın yoktur. Biraz yabancı dil gibidir; konuştukça gelişecek, konuşmazsan da unutursun gibi bir durum söz konusudur.

İlerleyen yıllarda oyuncu koçluğu için okullarda bir bölüm olmalı mı?

Bir oyuncu bir başka oyuncu arkadaşına yardımcı olabilir çünkü ikisi de aynı mesleği yapıyorlardır ama kimi oyunculuğu yapıp evine gidip eşiyle oturup yemeğini yiyip çocuğuyla maç seyretmekten hoşlanır; kimi de çektiği sahneyi yönetmen arkadaşıyla meyhaneye gidip uzun uzun konuşmayı sever, üzerine kafa patlatmaktan çok hoşlanır. Kimi de hakikaten o mesleğin işçisi gibi çalışır. O noktada oyuncu koçluğu biraz oyunculuğu konuşmaktan, oyunculuğun felsefesi, doğası, akademik boyutu ya da işte oyunculuğun fenomenleri üzerine konuşan ya da bunun üzerine saatlerini patlatan, filmlerini izleyen vs. uzar hadise ama o tip adamlar tabii ki oyuncu koçluğu yapacaktır.

Bugüne kadar kimlere oyuncu koçluğu yaptın?

Çok insan var ama en son İsmail YK.

Diyelim ki oyunculuk yapmak isteyen biri geliyor. Oyuncu koçu olmanı istiyor. Onun o işi yapamayacağına inanırsan yardımcı olmuyor musun yoksa yine de belki bir şey çıkabilir, diye kabul ediyor musun?

Senden bir şeyin olma olasılığı kanaatimce zayıf, dediğim adamla çalışmıyorum zaten ama böyle bir adamla çalışabilmemin tek bir koşulu olabilir. Karşımdaki insan hakikaten çok hırslıdır ve bu konuda beni ikna eder. O zaman tabii ki seve seve çalışırım ama şunu da söyleyeyim. Bunu bazı oyuncu koçluğu yapan arkadaşlarımız ki çoğu iyi oyunculardır bunların, biraz Antik Yunan’daki sofistlere benzerler; bilgisini para karşılığı satan arkadaşlardır, bu konuda dürüst davranmıyorlar ya da cesaret edemiyorlar. Karşılarındaki ciddi bir stardır. O starın belli yaptırım gücü vardır, onun karizmasından çekiniyordur. 8–10 tane korumayla gelmiştir, ürkmüştür [gülüyor] ama oyuncu koçluğunu hakkıyla yapan insanların en azından bir iki dersten sonra açık açık yüzüne söylemesinde fayda var. Böyle bir şey bazen karşı taraf için çok zorlayıcı olabilir ama söylenmesi gerekir. O yüzden tercihimi ağırlıkta olarak bir şey olması muhtemel adaylardan yana kullanıyorum. Belli bir ışık görmeden mümkün değil hareket. Heyecanlanman gerekiyor çünkü bir başkasını da gaza getiriyorsun bir yandan. Bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun. Gaza getirmeyi mecazi anlamda söylüyorum. Oyunculuğu sevdirtmek ya da oyunculuktan keyif aldırtmak, ekstra bir motivasyon ve o anlamda karşı tarafın biraz saldırgan olması, bu işi yapmaktan biraz zevk alması gerekiyor.

Oyuncu koçuyla çalışan her manken ya da şarkıcı başarılı olabilir mi?

Maalesef cevabım hayır. Her mankenden, her şarkıcıdan ve her konservatuar mezunu aktör, aktris adayından oyuncu olmayabilir. Tabii ki oyunculuğun en iyi beslendiği alan akademik yandır. Tabii ki Stanislavski’den, Brecht’ten, en önemlisi bizim geleneksel Tuluat Tiyatrosu’ndan faydalanıyoruz. Günümüz teknolojisinden de yararlanıyoruz; örneğin, kameralar çok gelişti. Oyuncuyu biraz kamerayla da seviştiriyoruz, bunu en akademik olmayan dille söyleyecek olursak. O noktada oyuncunun kamerayla kuracağı ilişkiyi biraz mesai arkadaşlığına benzetiyorum. Kamera her şey demek, ne çekerse çeksin. Oyuncunun her zaman ilgi toplamak gibi bir kaygısı vardır. Dram, komedi, tragedya fark etmez ya da 4. sınıf bir talk show sunucusunun bile eğer bir oyunculuk eğitimi almışsa yaptığı işi hakikaten ilgi çekici bir hale getirebileceğini düşünebilirim. Sonuç olarak oyuncu koçuyla çalışan herkesten oyuncu olmaz. Bunun kararını kim verir? Tabii ki tartışılmaz ama iyi malzeme de her zaman kendini belli eder. Ben içgüdüsel olarak iyi malzemenin, bir dizi filmi seyrederken en iyi oynayanların, filmi ya da oyunu götürenlerin kim olduklarını anlıyorum. Hani hayranlık duyduğun filmler vardır ve o filmlerin bir sahnesi vardır, arkadaşına anlatırsın. Oyunculuğun ilgi çekici yanıdır bu ve her oyuncuya nasip edilmeyebilir tanrı tarafından. O yüzden olamaz derken lafım sadece mankenlere ya da şarkıcılara değil. Konservatuar mezunu arkadaşlar için de durum aynı.

Çok başarılı oyuncu koçlarının başarısızlığa uğradığını gördün mü?

Oyuncu koçluğu gibi bir müessese yok. Tabii ki başarısızlık oluyor ama bu oyuncu koçundan kaynaklı değil. Her oyuncunun başarısız olma ihtimali var. Al Pacino’yu evet, çok iyi filmlerle seyrettik ama başarısız, çok kötü filmleri de vardır. Şener Şen, Türkiye’deki aktörlük standartı düşünüldüğünde hakikaten çıtayı yükseltmiş adamdır. Türkiye’deki akademik kuramını da yıkmıştır, daha sokağa dönmüştür ama onun da kötü filmleri vardır. Bu Şener Şen’i kötü oyuncu yapmaz. Şener Şen yakın arkadaşı Müjdat Gezen’e bir projede oyuncu koçluğu yapabilir mesela. Bu iş müessese işi değil. O yüzden oyuncu koçunun değil, yönetmenin de hata etme ihtimali olduğu kadar senaristin de hatası olabilir. Dolayısıyla oyuncu koçlarının da hata etme ihtimali vardır.