+ yazılar

Alaçatı tatilimin son günü  pırıl pırıl denizden çıkmışım. İki hattımada kankalarımdan cevapsız çağrılar yığılmış. Heyecanla açıyorum telefonu ‘’Ne var hayrola!‘’ diye. Gelen cevap şöyle ‘’Caner karar verdik, Sofya’ya Madonna konserine gidiyoruz, gelir misin?‘’ diyorlar.

Daha evvelden programı takip ettiğim için hemen ‘’Tamamdır,‘’ diyorum. Nasıl demem ki Fan olmasam bile 16 yıl sonra tekrar karşılacağım Madonna ile. 1993’te gençlik döneminde İstanbul’da ağızım açık olarak izlediğim dünya starını bir kez daha özellikle başka bir ülkede izlemenin keyifli olcağını biliyorum. Londra konserini vakitsizlik ve nakitsizlik yüzünden es geçtiğim için artık kapımıza gelmiş eski dostu görmeden edemezdim doğrusu.

Sofya’nın Vasil Levski (Osmanlı tarafından idam edilen militan) Stadyumundayız. Cumartesi akşamı saat 20.00’da DJ Paul Andersol‘ın şovuyla başlayacak gece stad şehirin orta yerinde ama aşırı kalabalığa karşı bir izdiham yok. Ay ortası Harbiye Açık havada izlediğim Ajda Pekkan konserinden daha rahat ve medeni olarak giriyoruz konser alanına. Turla  gidiyoruz ya bir fiyasko olmasın diye korkuyorum, genelde öyledir ya, tur ucuz bileti alır sadece konser alanına gittiğin ile kalırsın ama dediklerinin doğru olduğunu alana girer girmez anlıyorum. Bizim biletler Golden Circle bölümde yani sahnenin en önü ‘Aman Allahım’ diyorum bir anda şimdi kime söylesem inanmayacak zaten olacak şey de değil. Yani VIP’in sonrası. Neyse saat 20.00 denilince DJ Paul bir anda setini çalıştırıyor inanılmaz bir tempo ile ateşi körüklüyor. Zıplamaktan duramıyoruz yerimizde bir anda düşünüyorum İstanbul’da bıraktığım kankalar Uzi ve Solarium da olsa deli eğleneceğiz. Bir saat kalıyor sahnede DJ Paul sahne ekibinin yaptıkları şovlarla gece ciddi ciddi güzel başlıyor. Bir anda 1993’teki İstanbul konserine dönüyorum. O zaman da sahnede  Kenan Doğulu ve Yonca Evcimik sahne alıyorlar ve biz yine coşuyoruz ama  her ne kadar basınımızda dün Madonna konsere bir saat geç çıktı dese de yanlış bir haber olarak algılıyorum çünkü o esnada devasa sahne ayarlanıyor. Tek sıkıcı yanı bir saatlik zaman dilimi keyifsiz geçiyor oluşu. Arkama ve yan cephelere baktığımda 60.000 kişinin bir anda havalandığını görünce bayağı eğleneceğiz dedim kendime. Zaten Madonna nın sahne saatinin 22.00 olduğu da biliniyor. Dedim ya bugun basında konser ile ilgili olumsuz paragraflar yazılmış. Sabah aracımda N101  Cem Ceminay’ın konu ile yorumlarını dinlerken direkt olarak yayına bağlanıp yaklaşık 5 dakika konser ile gelişmeleri anlattım . Cem Ceminay sordu ben cevapladım Daha hafta başlamadan dostlardan gelen mesajlar ve telefonlar ile güzel bir haftaya start aldım.

Ve beklenen  an geliyor saat 21.56 her taraf karanlık şık bir uğultu eşliğinde Multivizyonda muhteşem bir görsel şölen başlıyor. İnanılmaz bir ses tufanında ‘Candy Shop’ adlı parçası ile sesini duyuruyor. Bu arada bendeniz de İstanbul’daki Uzi’ye ilk şarkının belli bir bölümünü dinletiyorum ama heyecan ve keyif had safhada diyebilirim. Ekrandaki şölen devam ederken istesem en önde olabilirim ama daha güzel görmek ve izdiham olur mu endişesi ile yaklaşık 25 m geriden seyrediyoruz. Bu mesafeden bile içi içe bir durum ile Madonna’ya odaklanmış bir durumdayız. Hemen akabinde ‘Beat Goes On’ şarkısında  o muhteşem beyaz arabayla sahneye arz-ı endam ediyor. Ne bileyim tiyatral bir görünümden çok müthiş bir sahne showu izliyoruz diyebilirim. Şarkılar ve danslar peşi sıra devam ederken Türk dansçısı Yaman Okur sahnede olunca bizimkiler daha da coşkulu tempo tutuyorlar/tutuyoruz. Zaman tünelini andıran dört değişik dansçıyı Madonna modelinde seslendirdiği ’She’s Not me’ şarkısı güzel. Biraz nostalji yapalım dediği potburi şeklinde seslendirdiği  ‘La Isla Bonita ve Doli Doli’ adlı şarkılarında çigan muziği eşliğinde çingene ve oryantal bir havada rengarenk kalabalık inanılmazdı doğrusu. Justin Timberlake gelmemiş olsa da ekranda onun ile  görüntülü olarak seslendirdikleri

‘4 Minutes’ adlı şarkı playback olsa da güzeldi. Zaten 110 dakikalık inanılmaz ve non stop devam eden şovda bazı şarkıların playback olması kaçınılmazdı. ‘Papa Don’t Preach’ adlı şarkıyı söylememesi beni üzdü. Gençliğimizin parçası idi ne de olsa. İtalyan ve Yunan seyirci ağırlıklı showun ilk bölümünde orkestra ve vokalistler takım elbise giyinikken ikinci bölümde spor giyinmeleri güzeldi. Konserin yapıldığı 29 Ağustos gecesi Micheal Jackson’un doğum günü olması Madonna için ayrı bir duyguydu. Sahneye Jackson’un dublörünü çıkarması gibi. Bu arada mesajlaştığım arkadaşım Onur Baştürk’ten gelen mesajda Londra konserinde de aynı show yapıldı, diyordu.

Sahnede kâh zıplayıp k3ah ip atlayan Madonna ‘Beat Goes On’ adlı parçanın finalinde arabayı iterken baldırların dinçliği 51 yaşında bu olamaz düşüncesini veriyordu insana ama her ne kadar genç görünse de elleri yaşını ortaya çıkarıyordu. Konseri ‘Give It to me’ ile bitiren Madonna’ya doyamadık sanki. Bu hafta yapacağı Tel Aviv konserleri için daha biz alanı terk etmeden sahne ekibi işine başlamıştı bile.

Coca Cola ve Chio sponsorluğunda gerçekleşen ‘’STICKY & SWEET TOUR‘’ turnesi Londra’da başladı. Manchester, Paris, Belçika, Milan, İtalya, Marsilya, İspanya, Rusya, Estonya, Helsinki, Danimarka, Prag, Hollanda, Polonya, Macaristan, Sırbistan, Romanya ile devam ederken İsrail ile bu hafta son buluyor. Bakalım yeni turne programında Türkiye ayağı olacak mı? Bu arada Sofya nın hiçbir yerinde Madonna konser afişine rastlamamakda dikkat çekiciydi. Bizde olsa günler evvel şehrin en muhafakazar bölgelerinde bile afişe olunmaz mı?

Sofya ya gidişimiz gerçekten şanstı. Aklı ermeyecek makul bir fiyata TOUR BEMOL ile gittik. Yol+Vize+Konser Bileti+Konaklama üstelik 8 taksite muhteşemdi. BEMOL turun yetkilileri toplam üç araçtaki yolcularını bir dakika bile yalnız bırakmadılar. Her daim samimi ve yardımcı tavırları için Genel Müdür Bülent Kayıkçıoğlu ve Ufuk Kayıkçıoğlu nezdinde tüm personeli kutluyorum. Gezi boyunca bizi Sofya ve Bulgaristan bilgileri ile destekleyen Ülkeler ve Kentler Dergisi MEMLEKET‘in editörü Selim Kahvecioğlu’nu da unutmamak gerekiyor. Dergi üç ayda bir yayınlanıyor. www.psikeart.com 

Aklınızda bulunsun TOUR BEMOL gerçekten başarılı adını ilk defa duyuyorum, diyebilirsiniz ama yaklaşık 25 yıldır hizmet veriyormuş. Bireysel ve küçük gruplara hizmet veren bir tur.  www.tourbemol.com  0212 269 33 43  Nispetiye Mah.Adnan Saygun Cad. Deniz Sitesi No.28/C  Etiler.

Konaklama için merkeze 2km uzaklıkdaki Maria Louisa Bulvarında bulunan 16 katlı 4 yıldızlı DEDEMAN da kaldık. İnsanın bildiği tanıdığı bir yerde kalmasıda ayrı güvence hissettiriyor. Bizleri kapıda karşılayan müdür Berkant Hacıoğlu’nun samimiyeti ile sanki Gayrettepe Dedeman’a geldik hissini yaşadık. Otelde yaklaşık 30 Türk personel çalışıyor. Bulgar personelle uyum içindeler. Üç aydır Sofya’da çalışan aşçıbaşılardan Onur beyin Türkiye özlemini gözlerinin parıltısından yakaladım. 601 odalı otel konforlu bir şekilde düzenlenmiş, toplantı odaları, kapalı yüzme havuzu ,spor salonları ile tam şehir oteli. Merkeze olan yakınlığı da ayrı bir değer. Tel. 359 2 9338 888  www.dedeman.com  Havaalanına 12 km, kayak merkezine 7 km.

Dedemandan çıkınca şehri şöyle bir turlayalım, dedik. Otel personeli hemen uyardı muhakkak taksilerle pazarlık yapın çünkü burada aynı yere 2.5 TL de alıyorlar 10 TL da anlam karmaşası olan bir durum. Merkeze ilk çıkışımız yürüyerek oldu. Bazı dükkanlarda 1001 çeşit misali kürk de satılıyor tabakta . Hemen ileride Centrall Hall denilen yer dışardan müze gibi gözüküyor ama aslında kapalı bir Pazar modunda Naim Nikolov Torbov tarafından yapılmış. Mayıs 2000 de tadilat yapılmış. Küçük küçük pastaneler mevcut Baniçka (peynirli), Kifla (şekerli) poğaçalar bayağı güzel. Sabahları şekerli boza ile güzel gidiyor. Bu dükkanların benzeri olarak Bağcılar da PLANET sayılabilir. Nüfusun % 95’i okumuş çoğuda Lise mezunu yaklaşık 40m de gazete bayii ve eski kitap satanlar var. Su içmek bedava şehrin çeşitli yerlerinde bulunan çeşmelere ağız dayanıp içilebiliyor.En dikkat çekici durum Cumhurbaşkanlığı binası şehrin merkezinde ve altında Casino var şaka gibi. Bizde olsa kilometrelerce öteden güvenlik dikkat çeker. Ebru Şallı’nın Flormar reklamları ile bilboardlarda olması, çiçeğin Bulgaristan’da özel bir hediye olması, Cesaria Evora’nın 02 Ekim’de orada da konser verecek olması, Guess mağazasının sanki İstanbul dan daha ucuz ve çeşitlerinin olması, Sosyalist yapılanma ve Rus etkisi ön plandalığı.

Minibulgaria.net de önemli telefonları bulabiliyorsunuz. Şehrin orta yerinde Bennu Gerede ve 3 oğlunu dolaşırken görebiliyorsunuz. Belki de en eski alışveriş merkezi Merkez Ulusal Alışveriş Merkezi özgürlük anıtının karşısında 4 katlı yoğun olmasada çeşitli mağazalar var.Altınbaş Kuyumculuk bunlardan biri. Kapıkule ile Sofya arasının yaklaşık 4 saat olması. Yol boyunca hayatım boyunca okumadığım kadar KAŞAR kelimesinin yazılı olması (Bulgaristan’da peynir bayağı popüler). Kapıkule’den Türkiye’ye giriş yaparken içki ve sigara alınmaması gibi yasağın olması dikkatimi çeken öğelerdendi. Bu arada gezi boyunca tanıştığım her zaman yazılarını keyifle takip ettiğim Hürriyet gazetesininin Cumartesi ekinde Hiperaktif adlı köşesinde tam bana göre yazılar yazan Savaş Özbey’in arka koltuğunda oturmak, sohbet etmek güzeldi.

Yemek için Varna’da 1994’te açılan Bulgaristan’da 25 tane şubesi olan HAPPY adlı mekanda yemek yedik. Bizim Midpont zincirini andıran bir işletme ama daha kapsamlı. Aynı kıyafetli birbirinden güzel hatunlar güler yüzle servis yapıyor. Çeşit bol kalite ön planda masaya ekmek diye sunulan peynirli pide mükemmel. Salatalar çeşit çeşit genelde peynir ağırlıklı, Pilavı bir enfes, yumurta, lahana, bezelye karışımı insanın yedikçe yiyesi geliyor. Tavukları sert olsada pişirimi güzel. Fiyat olarak gerçek manada çok ucuz Vitaşa Caddesinde keyif alarak oturduğumuz HAPPY’nin manası ‘’HAPPY’e gel mutlu ol.‘’ Bize servis yapan Tadu adlı hanım da işinin ehli. Bulgaristan’a gidilince yemek için muhakkak uğranılması gereken bir restoran.

Diğer bir mekân da 2. Saborra sokağında kestane ağaçlarının altında uzun bir bar ile hizmet veren Art Club Museum’un cafesi açık havada Bistro tarzında, caddenin üç tarafını çevreleyen elit bir yer. Tüm ürünlerde fiyatlar ciddi anlamda ucuz 3 kişinin rahatlıkla yiyebileceği Tiramisu 3.90 TL. Espresso ile  sunulan Lotus bisküvileri muhteşem. Tabaklar gerçek anlamda dolu ama kredi kartı geçmiyor. Garson ‘’Only cash,’’ diyor. Museum2006@abv.bg

Shreaton Hotelinin hemen ilerisinde bulunan  1925 de yapılan Sveta Nedela kilisesini gezerken vaftiz törenine şayid olma ihtimaliniz yüksek bizim gibi . Ben yakmadım ama mum yakıp adak dileyebiliyorsunuz. Sofyanın en büyük kilisesi diyebileceğim Alexander Nevski Kilisesinini gezdikden sonra hemen yanındaki parkda Antika ve Bit pazarı muhakkak gezilmeli.Sofya ya müstesna Matruşka bebekler burada çok popüler.

Bir anda şans eseri akıl edip sırf Madonna’yı görmek için yol aldığımız Sofya’da gerçek anlamda güzel dostluklar edindik kısa zaman diliminde.

İnşallah yakın bir gelecekte yeni turne kapsamında Madonna Türkiye’ye gelir de hep beraber  “I LOVE YOU MADONNA,” deriz.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR.

  • Caner Ural | 01 Eylül 2009
+ yazılar