Nasıl olur da anlamazsınız yayına soktuğunuz dizi filmin tutup tutmayacağını?!

Tabii ki anlayamazsınız çünkü ekipleriniz eksik gedik dolu. Başarısız insanları bir araya dizerseniz o dizi film halkalarınız da patır patır kopar.

Öncelikle benim başarı kelimemle sizinkinin aynı anlamı taşımıyor olabileceğini belirteyim. Bunca yıldır bu işi yapmaya çalışan biri olarak senaryolarınızı son derece vasat buluyorum. Başarısızlıkları yıldızlarla donatılmış durumda. Reyting rekorları kıran dizi filmleriniz ise şişmiş balonlardan farksız değil.

Yayından kalkan dizi filmlere bakalım:

Kalbim seni seçti

Oyuncular itici olduğunda baştan kopuyorum ben. Sermiyan Midyat, belki de en kötü seçimlerden biriydi. Ne acı ki onun oyuncu olmasına da izin vermiş oluyorsunuz. Bu kişi de kendini oyuncu zannediyor. Ebru Cündübeyoğlu ile ilgili bu tarz sıkıntılarım yok ama ağızlarınız büzüştüre büzüştüre oynayan iki oyuncu beni oyundan uzaklaştırıyor. İki kardeşin aynı kişiye aşık olma durumları [bunu ayrıca bir yazıda işleyeceğim] ve üstüne üstlük iki kardeşin birbirinden haberdar olmaması durumu başlı başına senarist acizliğinin göstergesi. Varoşlar ile zengin hayat arasındaki ilişki, ülkemizin sanki tek ilişki biçimi. Olmuyor, olamıyor. Senaryoda hiç bir zeka parıltısı yok. Muhtemelen ucuza çalıştırılan henüz yetersiz sayılan yeni yetme oyuncularla da iş yürütülemiyor.

Ay Tutulması

Aynı hikaye.. İki kardeş aynı kişiye aşık ve kardeş olduklarını bilmiyorlar. Araya sıkıştırılan mafyavari bir adam. Güç, aşkı yenebilir mi sorusu? Başarısız bir işlemeyle cevaplanamayan bir soru. Naz Elmas belki kimilerince yetenekli sayılabilir ama benim gözümde kesinlikle oyuncu statüsünde değil. Sanki her an kontrol edemediği ve kanımca ses tellerine zarar vererek çıkardığı sesle Ankara’da yer bulabilir ama cırtlak sesli birini onlar da kabul etmez sanırım. Kenan Ece, proje değerlendirmeyi ve seçmeyi beceremiyor. Acil olarak temsilcisini değiştirmesi gerekiyor, şayet varsa..

Seni bana yazmışlar

Uyarlama işlerdeki en büyük sıkıntı kanımca bir sinema filmini dizi filme çevirmeye çalışmaktır. Hele ki yabancı bir sinema filmini bu başarısız senaryo yazımlarıyla becerebileceğinizi sanıyorsunuz ya ben işte buna gülüyorum. Meg Ryan’ın filmini utanmadan yazdığınızı iddia ediyorsunuz. Hadi bir yola çıktınız o zaman öykünüzü sağlam yazınız. Günlük bir hayatı anlatmaya çalışırken o kadar olmayacak olay katıyorsunuzu ki kimse izlemez sizi. Ben izlemiyorum. Çağan Irmak belki evirdi, çevirdi; Cemal Hünal’ı meşhur etti ama kesinlikle iyi bi oyuncu değil. İyi bir yönetmen elinden geçmezse de hiç bir zaman olmaz, olamaz. Geçenlerde ‘Asi’nin tekrarı vardı, Cemal Hünal omuzlarını düşürerek ve hareketsiz bir şekilde yürürken kendini hiç izlemiyor mu acaba? Geçtiğimiz yaz bir tiyatro oyunlarını izledim, “Aman yarabbim, acaba daha kötü bir oyun izlemiş miydim acaba?” Hiç çekilmemesi gereken bir dizi film daha yayından kalkmış oldu, üzülmedik.. [Set işçilerini bu yorumların dışında tutmaya gayret ediyorum.]

Yalancı Bahar

Türk izleyicisi Türkan Şoray filmi olarak bilir ama tabii ki bu da yabancı bir filmden kopya. Cansel ve Fahriye güzel insanlar ekranda. Hatta Fahriye’yi çok çok güzel buluyorum. Monica’ya hayranlığım bunu tetikliyor olabilir elbette. Gerilim türünde bir dizi çekmeye çalışıp bu doz becerilemeyince maalesef sınıfta kalmış bir dizi. Tabii ki aynı saçmalık bu dizi için de geçerli, sinema filmin çekiştire çekiştire dizi yapmak. Cansel’in bir önceki işi ‘Gönülçelen’ de bir sinema filmi çekiştirmesiydi ama şarkı türkü götürdüler işi. Tabii Tuba Büyüküstün de sevilen bir oyuncu ya da reyting dolu bir oyuncu.. Fahriye’yi mutlaka başka işlerde görmeyi çok isterim.

Canım Babam

Uyarlamanın kopyası.. Çok şahanesiniz yapımcı ve senarist kardeşlerim! Bu trajedinin içinde bana göre inanılmaz boyutta iyi olan şey Mehmet Aslantuğ’a ilk defa bir rol yakışmış. Malum Mehmet Aslantuğ role girmek, o role çalışmak yerine bütün rolleri kendine benzetmeye çalışıyor. Hadi bu iş tutmuştu, bir daha yapalım ne kadar anlamlı bilmiyorum. Bunu yıllar evvel ‘Ruhsar’ işinde de yapmaya kalkışmışlardı. Çok gülünçtü. ‘Kara Melek’ de böyle bir denemenin ikincisinde yerlerde kalmıştı yanlış hatırlamıyorsam.. Olmayacağı baştan belliydi. Sanki bazı işleri de özellikle batırıyorlar diye düşünmeden edemiyorum.

Sensiz Olmaz

Trajik bir meseleyi bu kadar olmazlarla ve bazı yanlış oyuncu seçimleriyle bu sona mahkum etmek acımasızlık. Her kimse ve/veya her neyse sizi bazı senaristlerle çalışmaya mahkum eden, vazgeçin yapımcı arkadaşlar.. İlk önce bu zincirlerinizi kopartın.

Bütün bu işlerde beyincik görevi gören senaryoların iyileşmesini, yapımcıların İYİ senaristlerle buluşmasını ümit ediyorum çünkü iyi senaryo yazan senaristler var.

Dizi film eleştirilerime devam edeceğim..

  • Hande Yöremen | 08 Kasım 2011