Türk Sinemasının altın çağını yaşadığına bir kez daha tanıklık ettim
geçen hafta.
Almanya’nın yatırım şehri Frankfurt’un kültürel yaşamda vazgeçilmez bir parçası olan ve son 10 yıldır başarılı ile gerçekleştirilen Türk Filmleri Festivali 06 Kasım ila 13 Kasım 2011 tarihleri arasında yine başarılı bir organizasyon ile yaşatıldı. 11. Frankfurt Film Türk Film Festivaline Türk Sinemasının ustaları ve gençleri akın etti bir anda. Hülya Koçyiğit, Göksel Arsoy ve İlyas Salman’ın Onur Ödülü aldıkları Festivalde Fatma Girik, Çolpan İlhan, Şebnem Sönmez, Teoman Kumbaracıbaşı, Ahu Türkpençe, Ali İlhan, Tolga Örnek, Esra Aslan gibi sinema insanları ile beraberdim Festival boyunca.
Festivalin ilk gecesinde Capitol / Offenbach’da RTL TV’nin başarılı sunucusu Nazan Eckes’in açılış konuşmasıyla devam eden gecede 11. Frankfurt Türk Film Festivali Başkanı Hüseyin Sıtkı’nın konuşmasından sonra Frankfurt Anakent Belediye Başkanı Petra Roth, Devlet Bakanı Jörg Uwe Hanh Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ve Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı’nın konuşmaları ile devam eden özel gecede Onur Ödülleri dağıtımı esnasında genç yetenekler Sedef Gençoğuz ve Mehrzad Marashi şarkılarından sonra sahne alan Rafet El Roman şarkıları ile geceye ayrı bir renk kattı.
Festivalin kapanış akşamında bu yıl ilki gerçekleştirilen Unutulmayan Sanatçılarımız bölümünde Turist Ömer tiplemesiyle gönüllere taht kuran Sadri Alışık ödülünü eşi Çolpan İlhan ve torunu Sadri Alışık Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı’nın elinden aldılar.
Kanımca bu yılın en iddalı filmi olan Ömer Faruk Sorak’ın çektiği ‘AŞK TESADÜFLERİ SEVER‘in gösterimi öncesi şehrin orta yerinde bulunan Cinestar Metropolis Sineması Türk halkının akınına uğramış durumdaydı. İnsanlar sanatçılar ile fotoğraf çektirmek için adeta birbirleri ile salonda savaşıyorlardı. Filmin oyuncularından Neriman karakterini canlandıran sanatçı Şebnem Sönmez’in filmden önce yaptığı konuşmada epey alkış alması tüm izleyiciler gibi beni de duygulandırdı.
‘SİNYORA ENRİCA İLE İTALYAN OLMAK‘ filminin finalinde yönetmeni ve senaristi Ali İlhan, oyuncusu Teoman Kumbaracıbaşı ve yapımcısı Elvan Albayrak’ın filmle ilgili sorulara cevapları güzeldi. İtalya’da yaşayan Ali İlhan Şubat 2012’de yeni filme başlayacağını müjdeliyordu bir anda.
Esra Alkan’ın çektiği 2011 yapımı ‘ÜNYE’DE FATSA ARASI’ adlı 64 dakikalık belgesel gülmece tarzındaki çalışmada atışma içinde olan aralarında 17 km olan iki ilçede birbirlerine karşı üstünlük sağlamak
yanında birbirlerinden kız alıp akraba olmalarına rağmen mizahi atışmalarını anlatıyor. Kasım ayı sonuna doğru İstanbul’da galası yapılacak olan çalışma gerçekten izlenmeye değer. Ayrıca bu filmde Kadir İnanır’ın kısa bir rol alması, Ediz Hun’un kızı Bengü Hun’un da Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı ile yöresel düğünü görülmeye değer.
Festival süresince Frankfurt’ta yaşayan sinemasever Türk halkı ve Alman izleyici Kaybedenler Klübü, 72. Koğuş, Kâğıt, Denizden Gelen, Çınar Ağacı, Aşk ve Devrim, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Bal, Saklı Hayatlar, Siyah Beyaz, Hayalim İstanbul, Albatros’un Yolculuğu, Kayıp Özgürlük, Hayde Bre, Almanya
gibi yeni filmleri izlerken Kış Çiçeği, 40m2 Almanya, Almanya Acı Vatan, Kobay, Kara Kafa gibi bilindik filmler de gösterime sunuldu.
Frankfurt’ta yaşayan Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı, Mustafa Küçük, Deniz Kün, Berkant Kaçar, Gülşah Sezgin, Duygu Güler, Samet Toprak, Cenk Yılmaz, oyuncu Emrah Erdoğru, İrem Çatı, Merve, Tarık, Altan, Feyzullah gibi Festivale gönül vermiş misafirperverliğin en üst noktasını temsil eden Festival haftası boyunca gelen konuklara destek veren tüm kadroya teşekkür ediyorum.
Filmlerin arta kalan zamanlarında bizleri gezdirdikleri Sinema Müzesi, Musevi Müzesi ve Musevi Mezarlığı, Goethe Müzesi, Diyalog Müzesini her Frankfurt’a gidenin gezmesi gerektiğine inandığım yerler.
17. yy’dan kalma II. Dünya Savaşı’nda bombalanmış olan Goethe’nin evi aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş mutfak, oturma ve giriş bölümü dekorasyon ve mobilyaları geç barok dönemine göre tasarlanmış
bulunmakta. Müze bölümünde sanatçının 18-19 yy arasındaki barok dönemi sonlarından, klasik dönemden, romantik ve Biedermeier dönemine kadar uzanan resimleri, grafikleri ve büstleri sergileniyor. 5 Euro vererek gezilen Goethe Evi ve Müzesi için www.goethehaus-frankfurt.de adresini tıklayabilirsiniz.
Bu süreçde gezdiğim belki de hayatım boyunca unutamayacağım bir yerde Hanauer Landstrasse’de bulunan Diyalog Muzesi idi. Müzeye doğru giderken kendime birkaç defa sordum bu nasıl bir müze olabilir diye fakat salona gelince buranın karanlıkta kalan insanları bize anlatan bir yer olduğunu anladım. Görebilmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu yaklaşık bir saat süresince gezdiğim Diyalog Müzesi’nde bir kez daha kabul ettim. Müze rehberi Yıldıray Uzunlar’ın (hafif görme kaybı var) Bizi çember durumuna alıp elimize verdiği görme çubuğu ile karanlıkta bir yolculuğa çıktık. Duvarları ve Yıldıray Uzunlar’ın sesini takip edip kendimizi bir ormanda varsaydık kuş sesleri, çakıl taşları, dere ve
ağaçları göremeden sadece hissederek uzun bir yol kat ettik. Engelli yollarda ilerleyip görme kaybının ne kadar zor bir durum olduğunu karanlıkta verdiğimiz molalarda yineledik. Finale doğru kendimizi yine
karanlıkta trafikte bulduk. Şehirde yaşadığımız gürültüden daha fazlasını burada hissettik. Trafik ışıkları ve kaldırımı fark edip karşıdan karşıya geçtik. Son noktaya geldiğimizde şükür ışık diye sevincimizi paylaştık ama bir anda da görememenin ne kadar zor olduğu bir kez daha yineledik. Diyalog Müzesi 6 yıldır Frankfurt’ta hizmet veriyor. Sosyal yardım örgütlerinin bağışları ile ortaya çıkarılmış. Günde yaklaşık
250 ziyaretçi geliyor ve bu gruplarda randevu ile gezdiriliyor. 2400 m2’lik alanda çalışanlarının çoğunun görme kaybının var olması onlara burada yeni bir istihdam olanağı sağlamış bulunuyor. Diyalog Müzesi AndreasHeineke adlı bir gazetecinin geliştirdiği ve hiç göremeyenler ile gören insanların iletişimi sağlamak adına Frankfurt’ta başlamış şu anda yaklaşık 17 ülkede yeni Diyalog Müzeleri kurulmuş.
Göremeyenlerin dünyasını anlatan bir sergininde bulunduğu Diyalog Müzesi’ndeki gezi turunun finalinde görebilmenin inanılmaz bir servet olduğunu bir kez daha düşündük. www.dialogmuseum.de
Festival kafilesi ile beraber konakladığımız The Westin Grand Frankfurt Hotel’in (www.westin.com) şehir merkezinde olması dolayısıyla Frankfurt sokaklarında gezdiğimizde dünyanın her köşesinden insan yoğunluğunun buraya toplandığını fark ettim. İnsanların şarkılar söylemesi, ilginç enstrümanları ile müzik yapmaları köşe başlarını kapmaları sanattan ziyade çaresizliklerinin bir göstergesi durumuydu ama
şu da dikkatimden kaçmadı Türk halkının sakin ve asil duruşu ve kibarlığı orada tanıştığım kitlenin modernliği yanında eğitim düzeyinin yüksek oluşu sevindiriciydi.
Bu yılki Festivalin Almanya’ya göçün 50. yılına denk gelmesi Hürriyet Gazetesinin hazırlamış olduğu belgeseli izlemek onu tartışmak için yol aldığımız Hürriyet Frankfurt Tesislerinde Doğan Medya Genel Müdürü Sevda Boduroğlu ile Doğan Medya Kurumsal İletişim Müdürü Gürsel Köksal’ın misafirperverliğinde gezdiğimiz Hürriyet Matbaasını gezmek ayrı bir keyif ve heyecan yarattı bize.
Frankfurt sokaklarında gezerken GUNDİ RESTAURANT adında bir yer keşfettik. GUNDİ Kürtçe köylü anlamına geliyormuş. Zeil Caddesinde bulunan bu mekanda Anadolu Mutfağının en güzel örneklerinin sergilendiğini mekanda bize Konya’dan buraya çalışmaya gelen Sinan adlı bir garson hizmet verdi.
Kahvaltıdan çorbaya pizzaya her türlü sebze ve et yemeklerini hazırlayan GUNDİ RESTAURANT’ta devasa tabir edebileceğim özel kesilmiş döneri tercih ettim. Garson Sinan ”Neden buraya geldiniz?” diye sorduğunda ”Türk Filmleri Festivali için geldik,” dedim. Onun da yıllardır keyif ile takip ettiği bir etkinlik olduğunu duyunca da Frankfurt Türk Filmleri Festivali’nin görevini yerine getirdiğini gördüm. Zeil 18 Frankfurt www.gundirestaurant.de
Et ve İtalyan Mutfağının en ünlü restoranlarından biri olan BUZZANO’nun 3 Türk tarafından işletildiği duyunca hemen An der Welle 3 Frankfurt’ta bulunan şık restorana odaklandık. İçeri girdiğimizde
duvarların kitaplar ve şarap şişeleri ile adeta parsellendiğini ve oturma gruplarıyla güzel bir restoran geldiğimiz ortada idi. Hayatımda ilk defa tattığım Taş Mantar Çorbası yanında iyi pişmiş dana eti ile
BUZZANO tarafımdan tam not aldı. Mekânı gezerken bir kenarda Marlon Brando’nun yapma heykelini Bar kısmında ise tavana asılı lambalarda Marilyn Monroe’nin bacaklarının olması ilginçti, BUZZANO’nun üst katında ise özel davetler ve doğum günleri için kiralanan odalar bulunuyor. Yemek sunumu ve
çeşitleri yanında lezzeti mükemmel. www.buzzano.de
Şehrin biraz dışında bulunan daha ziyade öğle servisine hizmet veren Da Gaetano İtalyan pizza ve makarnalarının sunulduğu bir restoran. Bilmeden sipariş ettiğimiz pizzalar masamıza geldiğinde siniyi andıran kocaman tepsileri görünce bunu nasıl yiyeceğiz diye kara kara düşünmedim dersem yalan olmaz. Beni bilenler bilir, bir çırpıda o koca tepsiyi yiyebilirdim, tadı da mükemmel ötesi olmasına rağmen tepsinin yarısını daha sonra gelen arkadaşıma bıraktım. Carl- Benz Strasse 31 Frankfurt
Tarihi ile Avrupanın ortasında dünya Borsasının merkezi kabul ettiği duruşuyla, nostaljik evleri yanında yeni yeni yükselen gökdelenleri ile bütünleşen Frankfurt’ta Hüseyin Sıtkı ve gönüllü dostları ile yaşadığımız Frankfurt 11. Türk Filmleri Festivali dostluğun ve sanatın bütünlüğünü ortaya bir kez daha çıkardı. www.turkfilmfestival.de
Yaşasın Sinema Yaşasın Dostluk.
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR..
- Caner Ural | 14 Kasım 2011