+ yazılar

Nasıl başlasam nasıl anlatsam bir türlü karar veremedim Dubrovnik yazıma. Yaşadığımız o  kısa zaman dilimindeki güzel günleri, film platosu tadında dolaştığımız sokakları kaç gündür kafamda tartıyorum karalıyorum.

Şimdi oturup kısa kısa dört günlük maceramızı kaleme aldım işte..

Tatilimize ilk gün Pegasus Havayollarının rahat ulaşımı ile yaklaşık iki saatlik yolculuk ile SPLIT’te başladık. Bizi karşılayan yerli motifleri giyinen kızlar ve akordion çalan genç çocukların seremonisi ile tatile  ‘’Merhaba,’’ dedik. Hele o havanın sıcaklığı ‘’Yaşasın,’’ dedirtti bize.

Liman şehri olan SPLIT’te tarih dokusu epey belirgin şekilde göze çarpmış. Unesco Dünya Tarih  ve Kültür Mirasları Listesinde bulunan Diocletian Sarayının avlusundan içeri girdiğimizde Bedesten’i andıran turistik eşya satan mağazalar, cafeler, restoranlar ile Labirent tarzı dar sokakları arşınlamak oldukça keyifli geldi. Hele St Domnius Katedrali çevresinde gelin ve damatlar yanında Kanaltürk kameralarının çekim yapıyor olması da ilginçti. Diocletian Mozelesi, Mahzenler yanında gezimiz boyunca bize eşlik eden Jüpiter’in Tapınağı muhteşemdi. Jüpiter’in Tapınağına bozuk para bırakıp  dilek diledik bakalım bekliyoruz sonucunu. SPLIT sıcak havası renkli insanları yanında gidemediğimiz karşısındaki eğlence diyarı olarak tabir edilen Havr Adası aklımda kalanlar.  SPLIT’te kaldığımız kısa zaman sürecinde bize kısa zamanda özel bir domatesli makarna hazırlayan ve yemeye doyamadığımız Favalo Cafe Bar’ın o güzel atmosferi yaşamaya değerdi. Tatilimizin ana mekanı Dubrovnik’e ulaşmak için 197 km’yi 4 saatlik yolculuk ile alacak oluşumuz heyecanıma heyecan kattı bir anda..

Yolculuğumuz sanki Dalaman dan Kaş’a gidermiş gibi ilerledi.Sağ taraf yemyeşil sol taraf ise muhteşem bir deniz manzarası ile sürdü gitti. Bir ara hiç bitmeyecek gibi geldi bu huzurlu yolculuk. Gün batımına  yaklaşırken varabildiğimiz Dubrovnik’e uzaktan baktığımda ışıl ışıl bir görsel şölen ile karşılaştım. Hani benim memleketim daha güzel ama buralarda çevre düzeninin kontrol altında bulunması reklam işinin koordine edilmiş olması gereksiz tabela kirliliğinin olmaması yol kenarlarında herhangi bir çöp veya atıkın olmayışı güzeldi.

Konaklama için şehre 5km uzaklıktaki ARISTON HOTEL’i seçtik. Fiyatı ve ortamı idare ederdi. Sadece uyumak için tercih ettiğimiz otelin deniz kenarında oluşu yanında kahvaltı servisinin açık büfe oluşu ve  zenginliği kayda değerdi. İlk geldiğimiz akşam valizleri bir kenara bırakıp taksiye atlayıp (5km= 10 Euro) şehrin merkezine geldik. Bokar Kulesi’nin hemen yanında bulunan civciv anlamına gelen Pile kapısınından içeri girdik. Orta avluya ulaştığımızda gece ve gündüz her daim kalabalık olan alanın pırıl pırıl parladığı temizliğin ön planda olduğu Dubrovnik’te kaldığımız tüm süreç içinde konuştuğumuz ortak noktalardan biri idi.

Şehrin ana caddesi Stradun’ a girince sağlı sollu her yerde hediyelik  eşyacılar ile karşı karşıyasınız. Rengârenk dükkanlar yanında bir tarih dokusu bir anda gözünüze çarpıyor. Hediyelik  eşyalar  arasında  lavantaların da satılıyor olması ilginç.

Yemek ve eğlence sektörüde epey gelişmiş durumda mesela tüm restaurantlarda Türkçe menü mevcut. Hangi restorana gitseniz hep güler yüz ile karşılaşıyorsunuz. Fiyatlar ne çok pahalı ne de çok ucuz.Deniz  kenti olduğu için balık çeşitleri, kalamar, ahtapot tarzı yemekler çoğunlukta risottolar da nefis. İlk  uğradığımız Başpapaz Sarayı’nın hemen yakınındaki Penatur Restorana bizi Türkçe bilen bir hanım karşıladı. Sapsarı saçları sıcak tebessümüyle menüleri  sundu. Genç ama işinin ehli garson Mathias gece boyunca servis de kusur etmedi, spesiyaller de nefisti. Aklınızda bulunsun. Mathias’a gece nerelerde eğlenebiliriz sorumuza birçok tüyo verdi genç garson. Yemek için İskele kenarında da birçok yer var ama o kadar da şık değiller.

Stradun Caddesinin paralel dar sokaklarında birçok eğlence mekanı mevcut. Penatur Restoranda garson Mathias ‘ın önerdiği Casabalanca Bar’da rock bar tadında  DJ  destekli eğlenebiliyorsunuz. Dar merdivenli sokaklarda minder üzerinde eğlendiğimiz o geceleri herhalde hiç unutamayacağım. Dikkatimi çekende  Avrupa’nın özelliği kimse kimseye müdahale etmiyor oluşu kız kıza, eşli grupların rahat  sakin ama neşeli bir durumda eğleniyor oluşları..

Casabalanca Bar’dan sağa dönüp 15 m ilerlediğinizde dar sokağın sağ tarafında Wanda Restoran’da   deniz ürünleri ve risottoları afiyetle yiyebilirsiniz. Kalamarın nasıl bu kadar güzel pişirildiğini burada fark ettim. Demek ki daha evvel hiç Kalamar yememişiz. www.wandarestaurant.com

Şehri kuşbakışı seyretmek istiyorsanız 87 HRK vererek Teleferik ile tepeye çıkabiliyorsunuz ki  bunu  herkeslerin yapması şart gibi geliyor bana hele akşam serinliğinde şehre karşı şarabınızı da yudumluyorsanız muhteşemsiniz. Günün ışıltılı her saat başı 50 dakika boyunca tekne turu yaparak  Dubrovnik şehrini denizden de görebilirsiniz. Lokrum Adası’nın çevresinde muhteşem bir seyir ile görseli fotoğraflayabiliyorsunuz. Fiyatı 10 Euro

Eğlence olarak Casablanca Bar yanında Africa Bar, Sky Bar, Revelin ve EastWest şehrin en popüler mekanları bu arada EastWest şehrin merkezinde  surlara karşı gündüzleri Beach olarak hizmet veriyor. Adriyatik Denizi’ne Nisan sonunda işte buradan girdik ortam pek keyifli, deniz bembeyaz su idi.

www.ew-dubrovnik.com Şehrin iç kesimlerinde ara sokaklarda bulunan cafe barlarda Jazz dinlemek pek keyifli.

Konaklama için pek çok yer gözüküyor şehirde hani imkan olsa bence en iyi yer Pile kapısında şehrin en orta yerine Hilton olacak ama o da adından dolayı insanı ürkütüyor. Yoksa merkezde kalınacak en ideal yer. Bu arada orada tanıştığımız Londra’da yaşayan Mustafa Şirin ve ailesinin 70 m2’lik bir alanı günlük 60 Euro’ya şehir merkezinde kiraladığını öğrenince inanamadık. Apartta her şeyin var oluşu ve fiyatının bu kadar cazip olması bizi şaşırttı. www.dubrovnik-area.com Tel. 0043650 719 2054 Bireysel gelecek için bir fikir.

Araba kiralamak aslında cazip ama yurtdışı olduğu için biraz düşünmek lazım. www.adriarent.hr  adresinden araç seçip rezervasyon yapabilirsiniz. Hırvatistan’da para birimi olarak Kuna geçiyor (HRK) her şeye  karşında dolar ve Euro da kullanılıyor. Bu arada 7 Kuna = 1 Euro. Burada Türk  Konsolosluğu  bulunmadığı için herhangi bir durumda Zagreb’e gitmek gerekiyor.

Yaklaşık yarım saatlik uzaklıkta  bulunan yarımada da  bulunan Cavtat da sahil restoranları ve cafeleri  samimi  insanları ile bambaşka bir yere geliyorsunuz. Daha modern yapıların olduğu fakat tarihi  dokusunu kaybetmemiş Cavtat da tekne gezileri yapılabilir. Dar sokakları meşhur dondurmacısı ile  Cavtat bambaşka yemyeşil bir yer. Gezimizin bir gecesinde Ljuta’da bulunan Vinica’da Dalmaçya  gecesini yaşabildik. Yöresel giyimli kız ve erkeklerin dans gösterileri  ile başlayan gece soğuk meze tabağı, demir çanda pişirilmiş kuzu tandır ve elmalı pie ile ağız tadınızı buluyorsunuz. Gece boyunca  devam eden yerli çalgılar ile Dalmaçya geceniz devam ediyor. www.konobavinica.com

Turumuza  Herceg Novi sınır kapısından çıkıp Karadağ’a uzanıyoruz. Dağları  ve kanyonları, milli parkları,Adriyatik Denizinin güzel yüzü, tarihi şehirleri ile Karadağ görülmesi gerekli bir yer. Yol boyunca   mevsim başlangıcı olduğu için yazlık misali evlerin hazırladıklarını görüyoruz. KOTOR şehrine  vardığımızda buranın Liman şehri olduğunu anlıyoruz. Şehrin Batı Şehir kapısından girdiğimizde hemen karşımızda  bir Saat Kulesi beliriyor burada da dar sokaklarda cafeler, dükkanlar mevcut. Sağda Kimsesizler Sarayı, Bizanti Sarayı birçok Kilise bulunuyor. Tam bir çarşı modunda. KOTOR  şehrini terk  ettikten sonra yaklaşık 20 km gittikten sonra denizin kenarında Stevi Stevan Adasını görüyorsunuz  burası 15. yy da korsanlardan korunmak için surlarla çevrilmiş şimdilerde popüler bir  Hotel  durumunda ziyaretçileri ise Kraliçe Elizabeth, Madonna, Sophia Loren gibi isimler.

Karadağ da son gezdiğimiz şehir ise BUDVA oldu. Burası daha modern daha şekil bir yerleşim merkezi  burada  da 1979’da gerçekleşen depremden sonra yeniden yapılanan surlar içinde birçok cafe ve  mağaza bulunuyor buraların labirent tarzında oluşu da surlara renk katıyor. Yol üzerinde birçok popüler  otel  bulunuyor. Kıyı şeridine balık restoranlarını çok sıklıkla görebiliyorsunuz.

Tatil özlemimizi bir çırpıda bastıran ama geride çok güzel anılar ile bizi uğurlayan Dubrovnik için kanımca  bayramlar dışında gidilmesi daha iyi. Malum milletimiz her yerde burada Hırvatistan 01 Temmuz 2013 tarihinde AB’ye geçeceği için bu tarihden itibaren Vize uygulaması başlayacak.

Tatilimizin bir uyum içinde geçmesini sağlayan Ceyda Kaptan, Pınar Koyun Ivecan ve Yıldız Duba’ya (isimler alfabetik olarak yazılmıştır), Antur Turizm’in yetkilisi Sera Çelik’e www.antur.com.tr  bu arada seyahatimiz boyunca bizi bilgiden öte dostça ağırlayan Harika Çocuk olarak nitelendireceğim tur rehberimiz Batuhan İlker Çoşkun’a sonsuz teşekkür ediyorum.

HEPİNİZE  İYİ HAFTALAR..

  • Caner Ural | 07 Mayıs 2012
+ yazılar