• İstanbul Şehir Tiyatrosu

Sanırım duymayan yoktur bu adı tiyatroseverler arasında. Çocukluğumdan beri Nejat Uygur ile özdeşleşen bu tiyatro oyunu annemle babama sorarsanız Muammer Karaca ile aynı durumda. Yazımın sonunda Cibali Karakolu’nun tarihçesine yer vereceğim.

Cumartesi akşamını evde geçirmeyi planlıyordum ki ani bir davetle Haldun Taner’in yolunu tuttum. Ne kadar da iyi etmişim. En önden oyun seyretmek de başka bir keyif. Oyun müzikal, 3 perde, bir kere ara veriyor ve yaklaşık 3 saat 15 dakika sürüyor.

40 yaşına geldiğim bu zamanlarda sahnede eski dostlarımı gördüm sanki, tuhaf duygular hissettim.  Lüküs Hayat’ın 15. yıl dönümünde bir ay içinde üç kere seyretmiştik. Ah Suna Pekuysal.. Zihni Göktay’ı sahnede tekrar seyretmek beni ne günlere götürdü, keza Tarık Şerbetçioğlu’nu da aynı hislerle seyrettim.

Zihni Göktay, 50. sanat yılını kutluyor bu oyunla.. Ne kadar eğlenceli bir oyun mutlaka seyretmeniz gerekiyor. Cibali Karakolu tam olarak Zihni Göktay’a göre; tuluat tiyatrosunun en önemli örneklerinden biri. Ben tiyatro oyunlarında yazara sadık kalınması taraftarıyımdır ancak bu tür doğaçlama oyunlarda durum elbette başka.

Usta oyuncu her seferinde lafı gediğine koyuyor. Hatta bir ara o kadar derinlere daldı ki ne anlatıyordum ben diye kahkahayı bastı, tüm salon da aynı şekilde katıldı ona.. Oyuncuların birlikte çok eğlendikleri belli ve hepsinin ustaya olan saygısını hissediyorsunuz. Kadro kalabalık, uyum harika.. Kadro kalabalık.. Gelinin babası Naci Taşdöğen mesela o kadar doğal ki hayranlıkla seyrediyorsunuz. Kendisi aynı zamanda pek çoğumuz tarafından sesiyle tanınır. Donald Duck’ın o muazzam sesi de kendisine aittir. Tarık Şerbetçioğlu sanki sahne için yaratılmış, onu oradan sökseniz de alamazsınız. Damat rolüyle yine döktürüyor. Gelinin annesi Berrin Koper için de farklı bir şey söyleyemem, beğenerek seyrettiğim oyunculardan biri.. Gelini oynayan Hülya Arslan’ın performansını biraz düşük buldum. Eylül Soğukçay da oldukça başarılı. Kostümlerinin desteği büyük..

Kostümler çok başarılı ve özenli. Dekor üç kere değişiyor; düğün salonu lobisi, kiralık ev ve Cibali Karakolu.. Oyunda tabii ki kapılar bolca kullanılıyor, vodvil özelliği olarak. 

Zihni Göktay’ı sahnede mutlaka görmelisiniz. Hatta bence onu en çok günümüzün tuhaf modası doğaçlama yapan gruplar defalarca seyretmeliler.. Sonuçta bu ustalar kaç kişi kaldı ki? Doğru isimlerden yaptığınız işi öğrenmezseniz yıllarca aynı yanlışı sürdürür ve sonunda doğru olanın sizin yaptığınız olduğunu iddia edersiniz. Çok geç olmadan bu ustaları ders çalılır gibi seyredin lütfen. En keyifli dersleriniz de bu seyirleriniz olacaktır kuşkusuz.

  • Hande Yöremen | 20.02.2016 

CİBALİ KARAKOLU

Yazan : HENRİ KEROUL- ALBERT BARRE

Çeviren : MUAMMER KARACA – REFİK KORDAĞ

Yöneten : NEDRET DENİZHAN

Sahne Tasarımı : RIFKI DEMİRELLİ

Kostüm Tasarımı : CANAN GÖKNİL

Işık Tasarımı : MUSTAFA TÜRKOĞLU

Koreografi : SENEM OLUZ

Efekt : LEVENT AKMAN

Yönetmen Yardımcısı : SELÇUK SOĞUKÇAY, DOĞAN ALTINEL, SEZA GÜNEŞ, DENIZ YEŞIL MAVİ, TUĞÇE AÇIKGÖZ, ERTAN KILIÇ, BEGÜM YAZI

Süre : 3 SAAT 30 DAKIKA

OYUNCULAR

Berrin Koper, Cem Uras, Deniz Yeşil Mavi, Derya Kurtuluş Oktar, Doğan Altınel, Ertan Kılıç, Eylül Soğukçay, Hülya Arslan, Hüseyin Kefeli, İbrahim Ulutaş, Murat Bavli, Murat Derya Kılıç, Müge Çiçek Türkoğlu, Naci Taşdöğen, Şehnaz Bölen Taftalı, Tarık Şerbetçioğlu, Tuğçe Açıkgöz, Zihni Göktay

KONUSU
Cibali Karakolu hali hazırda varlığını koruyan pek çok gerçeğe ışık tutarak geçmişten günümüzü yansıtan eleştirel bir ayna olmayı başarıyor. Öğrenilmiş kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere, paranın ilişkilerdeki etkisi, çeşitli kurumlardaki eksikliklerin neden olduğu yetersizlik, toplumsal ve politik yaşama dair eleştirilerle biçimlenen oyun, güldürmek kadar yeniden cevaplanması gereken pek çok soruyu da beraberinde getirmektedir.
Cibali Karakolu, Refik Kordağ ve Muammer Karaca’nın bir Fransız bulvar komedisinden uyarladığı seyirlik oyun.
Henri Keroul ile Albert Barre’ın yazdığı ve ilk kez 1904 yılında Fransa’da sahnelenen Nuits de noces (Zifaf Gecesi) adlı üç perdelik bulvar komedisinden uyarlanmıştır. 1955 yılında Muammer Karaca’nın kurduğu Muammer Karaca Tiyatrosu’nın açılış oyunu olarak oynandıktan sonra 16 yılda üç binin üzerinde oynayarak Türkiye’nin en uzun süre afişte kalan oyunu oldu. Seyirciye ve döneme göre sürekli değişen espriler sayesinde oyun popülerliğini devamlı korudu.
1966 yılında Hulki Saner tarafından senaryolaştırılarak başrollerinde Muammer Karaca, Cüneyt Arkın ve Sevda Ferdağ’ın yer aldığı aynı adlı bir filmle beyazperdeye aktarıldı.
1980’li ve 1990’lı yıllarda Nejat Uygur tarafından tekrar sahneye kondu.
2014-2015 tiyatro sezonunda İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından Nedret Denizhan yönetmenliğinde yeniden sahneye kondu.
2014-2015 oyunlarında, tiyatronun 100. yılı kutlamaları sebebiyle Muammer Karaca geleneğinin günümüzdeki en önemli ve tek temsilcisi Zihni Göktay, Cafer rolünü oynamaktadır.