• İstanbul Devlet Tiyatrosu

Devlet tiyatrosu serimize devam ediyoruz. Bazı oyunların konularını okumadan gittiğimi biliyorsunuz. Özlem ile birlikte Cevahir’deki Küçük Salonun yolunu tuttuk. Salon tamamen doldu. Biz de yerlerimize oturduk. Devlet ve Şehir tiyatrolarının dekorlarına bayılıyorum. İnsanın o sahneye çıkıp o dekorların içinde takılası geliyor. En azından benim için durum budur. Yine olağanüstü bir dekor bizi karşıladı.

Oyun başladığı an sahneye Şahin Çelik girdi, peşinden Lebin Gökhan. Şahin Çelik konuşmaya başladığı an nasıl güzel nasıl tanıdık bir ses. İşte daha o an kendimi oyunun içine bırakıverdim.

Neil Simon’un yazdığı oyun Cemil Büyükutku tarafından dilimize çevrilmiş. 2 saat 5 dakika süren bu harika oyunu Hidayet Erdinç yönetmiş.

Karısını kaybeden ama bunu atlatamayan bir erkekle, eşinden eş zamanlarda ayrılan bir kadının yollarını kesişmesi anlatılıyor. Oyunumuzun asıl cümlesi ise ‘Geçmişi kaybetmeden bugünü yaşayamazsın.’ Bu yolunu kaybetmiş iki insanın kendilerine bir yol çizip bu yolda devam edip edemeyeceklerini oyun sonunda görüyoruz.

Profesyonel’den sonra ne mutlu ki bana hemen hemen her anından keyif aldığımız bir oyun daha seyrettik. Oyuncular o kadar doğru seçilmiş ki oyun yıldızlar ligine yerleşmiş. Ayşen İnci’yi seyretmek insana ipek üzerine serilmiş hissi veriyor. Veda Yurtsever’in enerjisi de müthiş. Kostümler çok başarılı. Oyun süresince sık sık gülümsemelere teslim oluyorsunuz. 

Aşk ile ilgili olarak da içinizi umutlar kaplayabilir bu samimi oyunu seyrederken. Aşk her an, her yaşta kapımızı çalabilir. Bir yandan da oyundaki diğer iki karakterin eşleriyle ilgili sıkıntılarını göz önüne seriyor.

Bu oyunu tekrar seyretmek gibi bir niyetim var. Bence mutlaka seyretmeniz gereken oyunlar listesine şimdiden kaydedin.

  • Hande Yöremen 01 Mart 2016
+ yazılar