Kış mevsimin, kendini iyice hissettirdiği günleri yaşıyoruz. Beklenen yağmur, yağacak olan kar derken, nerdeyse koca bir kışın yarısından fazlasını bitirdik. Bastıran soğuklarla beraber, doğalgaz ve yakıt faturalarının cep yaktığı şu günlerde, eminim ki birçoğumuz sıcak yaz günlerinin özlemini duyar olduk. 

Kim istemez ki sımsıcak kumlardan o serin sulara kendini bırakmayı ve güneşin batışını izlemeyi.. 

Sıcak yaz günlerinin, hayalini kurduğum şu günlerde, aklıma sıcak yaz geceleri geldi. Denizde geçirilmiş bütün bir günün ardından, bahçedeki akşam serinliğinde, ‘Ağustos Böcekleri’nin bitmeyen şarklarını dinlemek gibisi yoktur. Eminim ki şimdi hepinizin anılarında canlandı bu sahne. Anılarımızda olan, güzel yaz gecelerinde ‘Ağustos Böcekleri’nin şarkılarına eşlik eden başkaları da var. Çocuk ya da gençlik hafızalarımızda taptaze, canlı ve hâlâ mucizevi olarak kalan ‘ışık perileri’. 

Gecenin büyülü karanlığında, şarkılara güzel rakslarıyla eşlik eden ‘ateş böcekleri’.

‘Siz, hiç ‘ Ateş böceği’ gördünüz mü?” Bu soruma cevabınız evet ise bilin ki yaşlanıyorsunuz ama çok şanslısınız çünkü bu güzel canlılar artık eskisi kadar sık görünmüyor. 

Çocukluğuma dair, güzel bir anı benim için bu canlılar, eminim ki yaşı birbirine yakın birçoğumuzun da güzel anılarında varlar. 

Çocukluğumuzda, annemin ısrarlarına rağmen hâl eve girmediğimiz yaz gecelerinde, eski yazlık evimizin bahçesinde birçoğunun peşinden koşardık. Gecenin karanlığında hayali bir endamla dans eder, beni kendilerine hayran bırakırlardı. Yakalamaya çalışır, çocuk aklımızla zor zahmet avucumuzun içine aldığımız bir tanesini eve getirir, sonsuza kadar yanıp sönecek zannederdik.

Çocukken, ‘sonsuzluk kavramı’ ne kadar karmaşık ve ne kadar ulaşılmaz ama büyüğümüzde anladık ki sonsuzluğun da bir sonu var ve ‘ateş böcekleri’ de sonsuza kadar yaşayamaz.

Biz şanslı son çocuklardık sanırım çünkü ateş böceklerinin varlığı doğanın sağlıklı olduğunun göstergesidir. 

Biliyorum şimdi birçoğunuz “Artık hiç görmüyoruz, neden yok oldular diyor?” Ateş böcekleri bizi terk ettiler; çocukluğumuzda güzel olan ama artık olmayan, yaşamayan her şey gibi. 

Biz yazlık evimizden taşındık, küçüklükte oynadığımız arsanın çevresine çok büyük bir site yapıldı, dere kurudu ve yaz gecelerinin büyülü karanlığı kayboldu. Her tarafta yapay ışıklar oluştu, kimse ateş böceklerini görmez oldu. Bize küstüler. 

Bu yaşımda bile, ne zaman eski evin oradan geçsem durup eski günleri hatırlarım. Annemin sesi, kardeşimin kahkahaları ve bir sürü çocuk yanıp sönen ateş böceklerin peşinde koşturuyor. Saatlerce beklerim, bir tane görebilir miyim diye. Yok, artık bir tane bile yok. 

Para hırsı, yükselen ve değişen trendler, endüstri ve atıkları tüketti güzel olan ne varsa. Bazı şeyler artık sadece anılarımızda var ve her şey tamamen tükenmeden çok az zaman kaldı. Doğanın dengesi tamamen bozulmadan, yaşayan birçok tür tamamen yok olmadan kalan ve ne yazık ki sadece aleyhimize işleyecek çok az zaman. 

Eski ve güzel olan bütün anılarınız adına şu güzel Murathan Mungan dizelerini bırakıyorum buraya; 

“Hani hepimiz arkadaşken,

Hani oyunlar tükenmemişken, 

Henüz kimse bize ihanet etmemiş, 

Biz kimseyi aldatmamışken, 

Eskidendi çok eskiden.” 

Her şeyin değiştiği, büyük bir hızla yok olduğu bu zamanda yapay ışıklarla donatılmış büyük katlı, soğuk evlerimizde eskiyi düşünüyorum belki de o sımsıcak yaz gecelerinde, kimsenin uğramadığı, daha bozmadığı, yok etmediği bakir karanlıkta hâlâ raks ediyor ‘Ateş böcekleri.’ 

Eskiden olduğu gibi, çocukluğumuzdan, henüz kimsenin ölmeyi zamanlardan. 

İyi hafta sonları efendim.

  • Zeynep Çay | 31 Ocak 2021

Website | + yazılar