Sabah uykusunun, tatlı ağırlığını bozan bir sinek vızıltısı gibi beynimin içindeki düşünceler. En tatlı anı bozan, sizi hiç uyanmak istemediğiniz rüyadan çekip gerçekliğe sürükleyen bir vızıltı, sürekli konuşan bir ses.
Çoğu kez kaçtık hepimiz, ya da hâlâ durmadan kaçıyoruz. Kimden mi, neden mi? Zaman zaman kendimizden, düşüncelerimizden, düşüncelerin hissettirdiklerinden, yüzleşmek, belki de anlamak ya da anlaşılmaktan. İnsan korkar mı anlamaktan ya da anlaşılmanın şeffaflığı bu kadar ürkütür mü ruhu?
Bu hafta sosyal medyada çığ gibi büyüyen bir akım ortaya çıktı ‘20 li yaşlar’. Sosyal ağ sayesinde hepimiz birbirimizin 20 yaş gülümsemesine tanık olduk. “Ahhhh be, su gibi geçmiş zaman dedik.”
Ahhh 20 yaş, ahh o yıllar, inci gibi parlak, okyanus suyu kadar temiz bir zihin berraklığı, yorgunluk nedir bilmez zamanlar, enerji ve bitmek tükenmek bilmeyen umut.
Peki, şimdi düşündünüz mü hiç, 20 yaş halimiz o resim karesinden fırlayıp gelse, geçip otursa karşınıza ona ne söylerdiniz?
Samimi mi olurdunuz yoksa yine biraz kaçak mı dövüşürdünüz? Dürüst olun, onun kadar iyi sizi tanıyan yok. O karşınıza geçip oturan toy çocuk, bugünün mahsulü. Hadi sohbet zamanı.
“Ey sevgili 20 yaşım, değerli kızım benim ipek gibi saf, umutlu, güzel genç çocuk biraz kadın, biraz çocuk, ahhh neler neler var sana anlatmak istediğim bir bilsen, özür de dilerim bazı suçlamalar, haksızlıklar için ama seni özledim genç yaşım, umursamaz, deli zamanım.” Ben böyle söylerdim tekrar karşıma çıksaydı eğer.
Kim dönmek istemez ki ama ne yazık ki hayat hep ileriye doğru akan bir zaman aldatmacası, bir körebe oyunu.
Ve sevgili 20 yaşım, hiç korkma yaşayacağın her şey bir tecrübe ve sen kararlılıkla adımlarını atarken karşına hep çıkacak hain kurtlar, kanma ve önemseme bir an önce büyükannenin evini bul anlayacaksın ki zamanla, gerçek ve masal epey farklı birbirinden.
N’olursa olsun inanmaktan vazgeçme, neye inandığın hiç önemli değil önemli olan inanabilecek gücü bulabilmek ve inandıkların uğrunda mücadele edebilmek. Asla savaşma, sonunda kaybedenler olduktan sonra savaşlar hep anlamsız.
“Sevgili 20 yaşım, hayat kıymetli hep değeri bil.”
Sevgili okuyucular hadi yine yeniden 20 yaşınızı alın karşınıza; sahici ve derinden, en dürüst olanından fiyakalı bir konuşma yapın eminim ki sizi anlayacaktır, sizin aslında kendinizi anladığınız gibi..
Mutlu hafta sonları.
- Zeynep Çay | 09 Mayıs 2021