Kadınlar ve erkekler ne kadar birbirinden bağımsız yaratılanlar. Oysa arkadaş olsunlar diye yaratılmadılar mı?

Tanrı çok dolu olduğu bir vakit erkeği yaratmış ve hiç işi olmadığı bir günde kadını. Biri çok sade, diğeri tamamen komplike ve her işte olduğu gibi orta çok bulunmamış.

Erkekler kadınları yoruyor ve kadınlar erkekleri. Ömür dediğin ne ki; bir göz açıp kapana kadar geçen bir zaman.

Kavgalar, kıskançlıklar ve gereksiz çekişmeler. Değiştirme ve dönüştürme çabaları. Mecburiyetle yapılan hiçbir şey tatlı değil.

Erkekler kadınları değiştirmeye çalışıyor, kadınlar erkekleri dönüştürmeye. Özümüzde kalamaz mıyız? Bu kadar mı zor? Başta sevip beğendiğin kadının giyimini, hareketlerini, tavrını neden kısıtlıyorsun? Onun özünü neden değiştirmeye kalkıyorsun? Diyelim ki; yaptın o zamanda neden doymuyorsun? Eğer ki bundan hoşlanmıyorsan neden o kadını sevdin? Acaba gercekten sevdin mi? Çok bencilce.. Önce seviyor (ya da öyle sanıyor) sonra sahipleniyor sonrada kendi istediğin gibi olmasını istiyorsun, bunu başarıyorsun ve o sahte yarattığınla övünüyorsun ve sonra tekrar tekrar.. Doyumsuzca kısır döngüye düşüyorsun. Sahip olduğunun dışına çıkıp farklı olanı arıyorsun. Bunları yaparken kadının bir ruhu olduğunu düşünmüyorsun. Mide bulandırıcı bir bencillik. Hırs ve saygısız bir doymama arzusu. Kadınlar ilgi istiyor, merhamet. Oysaki bu yaşananların hepsi iki cinside birbirinden uzaklaştırıyor. Özleri kaybolmuş kayıp ruhlar yaratıyor.

Aynı yatağın farklı yastıklarında yatan buz gibi iki beden başka bedenleri arzuluyor. Kısır döngüler, karmaşa..

Hayatın ritmi aslında o kadar basit ki o dans ettikçe sende müziğe ayak uydur gitsin ama yaptığımız sadece müziğin sesini kısmak. Yasaklamak!!!

Deli edici bir sessizlik.. Duyduğumuz tek şey kendi egomuz.

Aşkı, sevgiyi, merhameti ve en en önemlisi saygısı ve anlayışı yok etmişiz. Kendimizi önemli gördüğümüz dev aynalarında şişmiş egolarımıza bakıp gülümsüyoruz. Daha çok çok çok bedenler harcamak için arsız iştahımızı kabartıp birer ruh yiyiciye dönüşüyoruz..

Yazıklar olsun bize..

  • Zeynep Çay | 27 Ağustos 2023