Roza filmini 2 Ekim sabahı, Kanyon Paribu Cineverse sinemasında basın gösteriminde izledim. Roza, size bildiğiniz ama içinizi sonsuzmuş gibi acıtacak bir hikâye anlatıyor.
Sabahın ilk bölümünde bu konuda bir filmi izlemek biliyorum ki ağır gelecekti, yüreğime oturacaktı. Nitekim öyle de oldu.
Filmin konusunu okuduğunuda göreceğiniz gibi cinayet. Doğu toplumunda hep bilinen ama yıllarca üstü örtülen bir konu:Töre ve cinayetleri. Namus kavramının altına süpürdükleri ama aslında kendi sapkınlıklarını gizleyen geri kalmış toplumların cinayetlerine dokunuyor.
Her ne izleyecek olursak olalım, konu son derece ortaya saçılması gereken bir konu bence. Bu olaylarda sadece kadınlara değil, törenin altında ezilen, zorlanan erkeklere de acıyorum ben. İçim çok derinden, çok büyük bir acıyla yanıyor.
Filmde en beğendiğim erkek oyunculardan biri Fikret Kuşkan ‘Hüseyin’ oynuyor. Pek beğenmediğim ama bu filmde beğendiğim Belçim Bilgin ‘Fate’ de başrolü paylaşıyor. Çiftin üç çocuğu var. Erkek çocukları hakkında pek bir şey yazmak istemiyorum muhtemelen civardan bulunmuş biri ya da birinin oğlu. Halbuki kısacık da sürse en acı sahnelerden biri onun. Keşke hakkıyla çekilseydi o sahne.
Hüseyin ve Fate’nin kızları Bahar Şahin’in oynadığı ‘Xezal’ın hikâyesi diğer kızları Roza’nın ağzından anlatılıyor. Hüseyin İzol’un aynı isimli kitabından uyarlanan filmin adı ‘Roza’. Kitapta nasıl ele alındı bilmiyorum ama bence filmin adı ‘Xezal’ olmalıydı.
Filmin ana konusu töre cinayeti ve bu cinayetin etrafında pek çok sıkıntılı durumu da görüyoruz. İstediği kadınla birlikte olamayınca nasıl da çirkinleşen bir erkek, bütün baskıların ezmeye çalıştığı ama hepsine, her şeye rağmen direnen bir baba, yetiştirilme biçiminden ötürü kendi de kadın olmasına rağmen kız çocuklarına kesinlikle değer vermeyen, verse bile bunu göstermeyen bir anne, parasızlık, cehalet, sevgisizlik, kötü kaynana, istediğini elde edince iğrençleşen erkek, kendini kurtarmak için bile bile evladının annesini bilinmeze gönderen rezil bir erkek, ırk ayrımı yapanlar vs.. Dahası da sayılabilir elbette..
Filmin kadrosunda Belçim Bilgin, Fikret Kuşkan, Bahar Şahin, Burak Sevinç, Deniz Bolışık, Ümit Çırak, İzzet Yüksek, Berk Bakioğlu, Ayça Kuru, Hasan Balay, İrem Sultan Cengiz ve Arin Alkış yer alıyorlar.
Film bana öncelikle uzun geldi. Fate ve Hüseyin’in kızlarını beğendim. Özellikle Bahar Şahin’in oyunculuğunu çok beğendim. Masumiyeti, cesareti, korkuyu, sevgiyi, aşkı o kadar güzel oynamış ki izlemeniz gerekiyor. Roza’nın büyümüş halini oynayan oyuncuyu ne yazık ki yeterli bulmadım. Ayrıca yaşlarla ilgili matematik hesabı yanlış yapılmış gibi.. Benim gibi, filmin sonunda teyze yeğen yaşının hesabını yapanlara tanık oldum.
Senaryo biraz acemice yazılmış geldi. Üstünde çalışılması gerekiyordu en azından. Bu kadar derinden etkileyen ve hikâyesi sağlam üstelik büyük çoğunluğunu iyi oyuncuların oynadığı karakterlerin bu senaryo içinde kaybolması üzücü bence.
Filmde ne olacağını başından itibaren biliyorsunuz. Bu da şunun olmasını gerektiriyor: Çok iyi bir anlatım. Buna en iyi örnek olarak ‘Kırmızı Pazartesi’yi verebilirim. Filmi izledikten sonra, kitabı okumuş olanlar hemen ne demek istediğimi anlayacak, biliyorum.
Ben çok ağlıyorum bu hikâyelerde, olaylarda.. O kadar duygusu yüksek bir film ki senaryo ve etkileyici çekimlerle, çok bilindik bir konu olmasına rağmen delik deşik çıkabilirdik o filmden. Dolayısıyla filmin çekimlerini de yeterince doğru bulmadım.
Ancak bu film için şunu diyebilirim ki film sizi verdiği duygunun içinde tutabiliyor. Hayatım boyunca bir şekilde tanık olduğum hikâyelerden ötürü daha da etkilendim. Eve dönerken ne kadar iyi bir hayat yaşadığımı düşündüm ama her defasında olduğu gibi iyi tarafında yaşıyor olmama rağmen özellikle ülkemdeki bu korkunç fırsat eşitsizliğinin çaresizliğini ve öfkesini içimde hissettim.
Film 6 Ekim’de sinemalarda vizyona girecek. İzleyecek herkese iyi izlemeler diliyorum.
Hande Yöremen Gür
Yapımı Akiz Yapım’a, genel koordinatörlüğünü Irmak Çığ Erlertürk’ ait olan filmin yönetmen koltuğunda Mustafa Kotan otururken senaryosu ise Sultan Turan Kızılay imzası taşıyor.
Eğitimsizliğin, ekonomik sıkıntıların ve törenin yıkıcı etkilerini anlatan ‘Roza’ 6 Ekim’de vizyona giriyor.