145 yıl önce Henrik Ibsen, bir oyun yazdı ve oyunun sonunda çarpılan kapı tüm dünyayı salladı.
Tiyatro Circa’nın ilk prodüksiyonu olan ‘Nora (Bir Bebek Evi)’yı 2 Aralık akşamı Zorlu PSM Platinum Sahne’sinde gerçekleşen galasında seyrettim. Tuğçe Altuğ, Deniz Celiloğlu, Özlem Çalmaz, Jak Cem Avnayim, Emrah Özdemir ve Işıl Dayıoğlu birlikte rol alıyorlar.
Henrik Ibsen’in bu oyunu neden seçtiklerini çok iyi anlıyorum ve bu seçimi çok yerinde buluyorum. Ödüllü sinema ve tiyatro oyuncusu Tuğçe Altuğ gala sonundaki konuşmasında bu oyunun kendisi için çok önemli olduğunu ve uzun süredir bu oyun üzerinde çalıştıklarını anlattı.
Henrik Ibsen, eleştirel rasyonalizm edebiyat anlayışının tiyatrodaki öncüsü ve çağdaş tiyatronun kurucularındandır. Romantik oyunların rağbet gördüğü dönemde, yazdığı gerçekçi oyunlarında modern dünyaya ve insanlara getirdiği eleştiriler sebebiyle tepkiler görmüştür. Hatta Ibsen, kadınların toplum içindeki yerlerini ve sosyal hayattaki itilmişliklerini de sanat eserlerinde kullanan ilk isimdir.
Bütün bu yaklaşımlar günümüzde tam olarak da yerinde oturan yaklaşımlar. Bu anlamda işte bu oyunun seçimini çok doğru buluyorum. Ancak bence en önemli sorun, yazarın 1828’de doğup 1906’da ölmesi yani oyunun kesinlikle güncellenmesi gerekiyor.
Oyunda anlatılan mesele özellikle günümüz Türkiye’sinin büyük sorunu. Hayatımızın hemen hemen her alanında şiddete tanık oluyoruz. Kadın cinayetleri ülkemizin çok önemli bir sorunu.
Oyun güncellenmezse konusu tam dönemimizin konusuyken olayların akışı oldukça geride kalıyor.
Henrik Ibsen, arkadaşı Laura Kieler’in başına gelen olaylardan ilham alarak bu oyunu yazmış. 1879 yılında Bir Norveç kasabasında geçen oyun, burjuva sınıfından bir kadın olan Nora’nın kendisine bir bebekmiş gibi davranılmasını fark ettiği ve buna tepki verdiği hikâyesi.
Nora, kocasının tedavisi için gerekli olan parayı bir tefeciden alıyor. Bunu günümüz şartlarına göre uyarlarsak çok iyi olur. O dönemde kadın kocasının imzası olmadan borç alamıyor. Günümüzde böyle bir şey yok. Evet, yine imza sahteciliği yapabilir hatta bu bile Nora’nın zor durumda kalması için yeterlidir. O dönemde mektuplar yazılıyor. Artık günümüzde kimse mektup yazmıyor. Posta kutusuna bırakılan mektuplar dönemi biteli çok oldu.
Oyunun bence ilk perdesi gereksiz uzun ve gereğinden fazla oyuncu var. Oyunun ilk bölümünün bence kesinlikle kısaltılması gerekiyor.
Kostümlerde sıkıntı yok ama kostüm, dekor uyumsuzluğu dikkat çekiyor.
Oyunda dekor yok. Sadece zaman zaman yer değiştiren yukarıdan asılı ışıklar ve gerçekten hiç uygun olmayan iki sandalye var. Bu oyun dekorsuz bence hiç olmamış. O iki sandalye sanki orada olan iki sandalye alınmış da kullanılmış gibi duruyor.
Oyunun birinci perdesinde uzun süre alttan bir durmadan tekrarlayan bir müzik devam etti. Özellikle benim gibi sürekli tekrarlayan seslere, müziklere karşı duyarlı insanlar için çok rahatsız edici bir şey bu. Bütün sesleri duyduğum ve bir süre sonra bile duymazdan gelemediğim bu sesler beni çok rahatsız ediyor. Neyse ki uzun da sürse bir süre sonra müziği kapattılar.
Sahnedeki oyuncuları beğeniyor olmama rağmen oyuncuların birbirlerine uyum sağlayamadıkları açıkça görülüyordu. Buna bir de ezberlerinin tam olmaması eklenince oyunun henüz hazır olmadığını düşündüm.
Oyun, 2 perde ve 120 dakika sürüyor. Açıkçası ben seyrederken sıkıldım. Oyunun 2. perdesi daha iyiydi. Asıl meseleyi de 2. perdede görüyorsunuz. Nora ve kocasının müthiş bir hesaplaşma sahnesi var. Bunun seyredilmesini çok istiyorum. Kadınların sözcüsü olan bu sahneler bence hep öne çıkmalı. Bu sebeple oyunu tekrar ele alıp üzerinde iyice çalışıp öyle oynanması gerektiğini düşünüyorum. Bu oyun kaybolup gitmemeli. En azından bu oyun için çok çalışan ve uğraşan Tuğçe Altuğ’un emeğinin boşa gitmesini istemem.
- Hande Yöremen Gür | 5 Aralık 2024
Oyunun takip edileceği hesap: nora.birbebekevi