Peki, neden Batı Ekspresi değil de Şark Ekspresi? Oysa bizim için daha çok, Batı Ekspresi!
Tatbikat Sahnesi’nin bu başarılı oyununun 17 Aralık’ta, yine muhteşem bir yerde Ses Tiyatrosu’nda yapılan galasına katıldım.
Oyunda hiç bitmek bilmeyen bir enerji var. 90 dakika boyunca, ilk başladığı andan itibaren sizi avucunun içine alıyor ve başından sonuna kadar kendinizi bu oyunun seyir zevkine teslim ediyorsunuz.
Kara komedi türündeki Matéi Visniec’in yazdığı oyun, Elvin Beşikçioğlu’nun rejisiyle Ankara’nın ardından İstanbul seyircisi ile buluştu.
Oyuncuların her birine tek tek bayıldım. Özellikle Selin Zafertepe müthiş bir performans sergiliyor.
Tek perdelik oyunda göç ve batılılaşma konu ediliyor. Oyunun ironik ve tabii ki çok da düşündürücü bir teksti var.
Arada kalanların hikâyesi bu. Daha iyi bir hayat yaşama özlemiyle topraklarından ayrılan insanların özlemle geçirdikleri ömürlerinde bir gün dönüş umuduna sarıldıkları ve içten içe hiçbir zaman dönemeyecek olmaları anlatılıyor. Gurbette olanların çıkmazıdır gitmek ve dönmeyi istediği halde aslında dön(e)memek.. Artık hiçbir yere ait değillerdir. Özendikleri, cazibesine kapıldıkları batının içinde tükenirken kurtulamadıkları bir döngüye girerler.
Beni oyunda özellikle en çok etkileyen, topraklarında hayallerinin evlerini yapmaya çalışırken o evlerin dillendirilmesi oldu. İnanılmaz derecede hüzünlü geliyor bu durum bana. Belki de hiçbir zaman yaşayamayacakları evleri onları bomboş bekliyor.
Oyunda Erdal ve Elvin Beşikçioğlu’nun kızları Derin Beşikçioğlu’nun yanısıra Adem Aydil, Fatih Sönmez, Selin Tekman, Selin Zafertepe ve Ünsal Coşar rol alıyorlar.
Kostümler muhteşem, kostüm tasarımcısı Başak Özdoğan. Oyunun içinde öyle iyi bir reji yapılmış ki sahne üzerinde oyun akarken kostümler değiştiriliyor.
Dekora diyebilecek olumsuz bir tek noktam bile yok. Barış Dinçel ki o dekor tasarımcılarının bence yaşayan efsanesi, yine olağanüstü bir dekor yapmış. Dekorun ne kadar çok önemli olduğunu bu nefis oyunları seyrederken anlıyorsunuz. Özel tiyatroların sıkıntılarını elbette biliyoruz ama tiyatro oyunlarının önemli birimlerinden biri olan dekoru yapan tiyatroları ben çok başka bir yere koyuyorum.
Batı Ekspresi’nde savaş, ekonomik çöküş, kültürel ayrılıklar gibi sebeplerle batıya doğru yol alan bireylerin içsel yolculukları ve arayışları anlatılıyor.
Oyunu seyrederken lise yıllarımda duyduğum bir cümle geldi aklıma. Hayati İnanç’ın bir cümlesi:
“Ülkemizde son iki yüzyılda yetişen aydınlar ‘doğuya giden gemide batıya doğru koşan tayfalardır.”
Batıya doğru koşan, göç eden bütün bu insanları ışığa uçan pervaneler gibi görüyorum. Evet, göç ediyorlar ama artık hiçbir yerin insanı ol(a)madıkları için aslında hiçbir yere de varamıyorlar.
Kara komediyi severim ve ‘Batı Ekspresi’bu türün çok başarılı bir örneği olmuş. Oyun listenize mutlaka eklemenizi öneriyorum. Sadece oyunda anlatılanı anlamak değil, doyurucu bir tiyatro keyfiyle oyunun sonuna geleceksiniz ve büyük bir ihtimalle coşkuyla alkışlayacaksınız.
- Hande Yöremen Gür 18 Aralık 2024
Oyun hakkında bilgi almak için: instagram.com/tatbikatsahnesi
BATI EKSPRESİ
Tür: Kara Komedi
Süre: Tek Perde / 90 Dakika
Künye
Yazan: Matéi Visniec
Yöneten: Elvin Beşikçioğlu
Oynayanlar: Adem Aydil, Derin Beşikçioğlu, Fatih Sönmez, Selin Tekman, Selin Zafertepe, Ünsal Coşar
Çeviren: Burak Üzen
Yönetmen Yardımcısı: Ünsal Coşar, Selin Tekman
Müzik: Utar Dündar Artun
Işık Tasarım: Önder Arık
Dekor Tasarım: Barış Dinçel
Kostüm Tasarım: Başak Özdoğan
Afiş Tasarım: Baran Gündüzalp
Fotoğraf: Murat Muratal
Reji Asistanları: Tüm ekip
Yollardayız… Bir gün dönebilmek umuduyla… Ardımızda tekrar ne zaman dolduracağımızı bile bilmediğimiz boşluklar bıraka bıraka… Yüzlerimiz Batı’ya dönük… Göç halindeyiz…Her türlü sebepten. … Kendi kültürümüzden satabileceğimiz ne varsa cebimize doldurarak, Batı’nın bolluğunu, tüketim toplumunu, vahşi kapitalizmi, özgürlük ve başarının coşkusunu tatmak üzere bizi daha “iyi” bir hayata götüreceğine inandığımız Şark Ekspresi’ne biniyoruz. Peki neden Batı Ekspresi değil de ŞarkEkspresi? Oysa bizim için daha çok, Batı Ekspresi! Gurbetin acısını, batılılaşmanın coşkusuyla tatlandırarak gidiyoruz. Gidişe anlam kazandıranın dönüş olduğunu kim söylemişti?