Bedelini yaşamınız ile ödemek zorunda kalsanız, adaletin peşinde koşar mıydınız?

Kayseri Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ‘On Kişiydiler’ adlı oyunu 9 Şubat akşamı, İstanbul turnesinde Atatürk Kültür Merkezi’nde seyrettik.

Agatha Christie’nin ‘10 Kişiydiler ( And Then There None) adlı kitabından uyarlanan oyunu M. Akif Yeşilkaya sahneye koymuş. İki perde olan oyun, 2 saat 25 dakika sürüyor.

On Kişiydiler, Una Nancy Owen isimli gizemli bir kişi tarafından Asker Adası’ndaki bir malikâneye davet edilen on kişinin teker teker cinayete kurban gitmelerini konu ediniyor. Konuklar adaya adım attıkları andan itibaren kendilerini garip ve ürkütücü olayların ortasında buluyor.

Adaya davet edilen konukları tek tek tanıyarak başlıyoruz. Konuklar ve evde çalışan iki kişi de dahil olmak üzere kimse daveti yapan ev sahibini tanımıyor.

Dekoru beğendim. Devlet Tiyatroları bu bakımdan büyük imkânlara sahip ve bunu da iyi değerlendiriyor dekor tasarımcıları. Bu oyunun dekor tasarımı da Hakan Dündar’a ait. Ev içerisinde yer minik çakıl taşlarıyla kaplı. Biraz anlam karışıklığına sebep olmuş olabilir bu. Ben şöyle düşündüm. Sırayla ölen konuklar için o ada bir mezarlık ve o çakıl taşları da onların toprağı. Oyunun sonunda tavandan sahneye minik çakıl taşları dökülüyor. Eğer benim düşündüğüm anlamdaysa bence her ölümden sonra biraz dökülmeliydi. Bu da bize gittikçe adaya gömülüyorlar izlenimini verebilirdi. Ayrıca bir not olarak ekleyeyim. İki an var oyunda; birinde oyunculardan biri ayağıyla minik çakıl taşlarını, diğer bir anda da başka bir oyuncu eliyle fırlatıyor. Elbette oyuncular bu konuda dikkatli davranıyordur ama önde oturan oyuncular için hoş bir durum olmayabilir.

Oyun başlamadan önce silah patlayacağı uyarısı yapılıyor ama birkaç yerinde adadaki bu evde elektrikler kesiliyor ve bu çok gürültülü bir ses çıkarıyor.

Elektrik kesintisinden bahsetmişken bütün salon tamamen karanlık içerisinde kalıyor. Bu belli ki özellikle seçilmiş ama oyun ağır ilerlediği ve bu sahneler de ayrıca uzun sürdüğü için ben sürekli oyundan koptum.

Tavandan aşağı uzanan şeffaf sayılabilecek fonlar kullanılmış. Zaman zaman oyuncular evin dışarısı olarak kullanılan yerde, perdelerin arkasında oynadıkları zaman oyun pek anlaşılmıyor. Bu perdelerde 10 küçük heykeli temsilen heykel resimleri var. Her bir ölümden hemen önce bir heykel resmi yok oluyor. Bir süre bu devam ettikten sonra sanırım son 5 ya da 4. ölümden önce bu yapılmadı. Belki bir teknik aksaklık oldu.

Kostümler iyi çalışılmış, Kostüm tasarımlar Esra Selâh’a ait.

Müzikler çok iyiydi. Bunu da belirtmeliyim.

Oyun durağan, akıcı değil. Açıkçası ben bir Agatha Christie hayranı ve üstelik hem kitabı okumuş hem de filmlerini izlemiş olmama rağmen sıkıldım. Daha seri oynanırsa ve gerilim unsurları üzerine iyi düşünülürse Agatha Christie romanlarının uyarlamasından sıkılacak kimse olduğunu pek de düşünmüyorum.

Oyunculukları da açıkçası çok iyi bulmadım. İkinci perdesi, birinci perdeden daha iyiydi. Kitapta asıl anlatılmak istenenin de çok iyi aktarıldığını düşünmüyorum. Bence uyarlamanın tekrar elden geçirilmesi gerekiyor.

Selamlama bölümünü çok beğendim. Evet, bir yerden çok tanıdık gelecek.

Oyun hakkında bilgi almak için: kayseridevlettiyatrosu

Hande Yöremen Gür | VsaHne
ON KİŞİYDİLER – KAYSERİ DT