Bir kadının en önemli ama en zor kararlarından biri nedir? Bir bebeğe bakabileceğine, onu her koşulda koruyabileceğine nasıl emin olabilir insan? Birini her şeyden çok severken, aynı zamanda hayatındaki en zorlandığı dönemi yaşadığını idrak ettiği an nasıl davranır? 

Tatlı Ekşi Tiyatro’nun ikinci prodüksiyonu ‘Kutsal’ı 25 Şubat akşamı Caddebostan Kültür Merkezi’nde seyrettim.

Ödüllü oyun yazarı Morgan Lloyd Malcolm’un 11 Kasım 2011’de yayınladığı ‘Mum’ oyununu Melisa Kesmez dilimize çevirmiş. ‘Kutsal’ adıyla oynanan bu oyunda anneliğin hiç konuşulmayan bir tarafına bakıyoruz. Pek çok kadın, anne olmadan önce ne yaşayacağını daha doğrusu bu sürecin ne kadar zor olduğunu kendisine söylenmiş olsa da duymuyor. Bebek dünyaya geldikten sonra da bir kâbusun içinde uyanıyor. Tabii ki her kadın bu yaşananları birebir ya da aynı şekilde atlatamıyor. Çok zor geçen bu süreçte bir bağımlı gibi yaşıyor aynı zamanda. Hem bir an önce o zorluğun dışına çıkmak hem de bebeğinden bir an olsun ayrı kalmak istemiyor.

Kafasında oluşan bütün o düşünceleri duymamaya çalışırken bir yandan uykusuzlukla, bir yandan vazgeçmek zorunda kaldığı sevdiği alışkanlıklarından uzak kalmayla başa çıkmaya çalışırken kaybolduğunu hissedebiliyor. Hatta kimi zaman öfkesi öyle bir boyuta ulaşıyor ki bütün annelerin evet, hepsinin hemen hemen benzer şekilde yaşadığını ama aynı şekilde hissettiklerini iddia edebiliyor. Olur da bununla başa çıkabilen birini gördüğünde de kendi başına zor olanın geldiğini öne sürüyor.

Kutsal’da da tam olarak bu anlatılıyor. Bir kadının anne olduktan sonraki buhranları, bununla başa çıkamayışı, etrafındaki herkesi ona karşı olarak düşünmesi bu oyunda çok iyi bir şekilde yazılmış. Seyrederken evet, ben de böyledim yaşadım, öyle hissettim, diye düşünebilirsiniz. Zaten oyunun bir yerinde Nina’nın da dediği gibi düşündüğümüz her şeyi yapmıyoruz. İnsan aklından geçirdikleri yüzünden suçlu bulunamaz ki.. Asıl olan eyleme dönüşmüş olması, değil midir?

Peki, oyunumuzun baş karakteri Nina, aklından geçenleri ya hayata geçirdiyse? Ya o çok ama çok sevdiği bebeğine zarar verdiyse?

Oyunun çok iyi yazılmış olması en önemli kriter bence ama asla yetmez, öyle olsa oyun kitaplarını okumamız yeterli olurdu. Tuğrul Tülek müthiş bir reji ile bu oyunu sahneye koymuş. Onun bu bakış açısını taçlandıran ise dekor ve ışık tasarımını üstlenen Cem Yılmazer olmuş. Dekor çok sade. Hatta neredeyse yok gibi ama öyle bir ışık ve ses sistemi kullanılmış ki aslında dekorun sesi de olan ışıktan oluştuğunu düşünebilirsiniz. Tuğrul Tülek’in Nina’nın gözünden yakın arkadaşı Jackie’yi, kayınvalidesi Pearl’ü, annesini, yargıcı, savcıyı ele alışını Cem Yılmazer ışıkla desteklemiş, yine mekânları ışıkla değiştirmiş.

Oyunu seyredişimin üstünden iki gün geçti, oyun üzerine düşündükçe daha çok keyif alıyorum.

Seda Türkmen’i ekranlardan tanıma olasılığınız yüksek, açıkçası bana oyunculuğu kimi zaman abartılı gelir. Komedi bile olsa ben o kadar abartıyı sevmem. Yüksek ve kalın bir ses tonuna da sahip olduğu için hep fazla gelir ama buraya bir ama koymam gerekiyor; bu yazdıklarım tiyatro sahnesinde bambaşka bir biçimde karşımıza çıkıyor. Oyunun başından sonuna kadar öyle bir enerji ve öyle duygu geçişleriyle oynamış ki onu seyrederken büyük zevk aldım. Beni Nina’nın yaşadıklarına ikna etti. Onun çaresizliğine tanık oldum, onun için üzüldüm, ona acıdım, ona yardım etmek istedim.

Benzer düşüncelerim Neriman Uğur için de geçerlidir. Tabii ki televizyon dizilerinde canlandırdıkları karakterler tam bir kıstas olmamalı. Bütün bu oyuncuları her zaman sahne üzerinde görmelisiniz. Neriman Uğur’un mesela çok zarif olduğunu düşündüm. Kimi kadınların günümüzde çok karşı duracağı, o eski kafalı diye yeni nesilin suçlayacağı kadını ben çok sevdim.

Ümmü Putgül de rolünün altından başarıyla kalkmış. Sadece kostümü bir daha bir gözden geçirilmeli, diye düşünüyorum.

Kostümler, rollere uygun seçilmiş, aksesuar kullanımları yerinde. ‘Mış gibileri sevmiyorum. Bu oyunda aksesuarlar kullanılmış.

Rejinin, ışık ve sesin hakkını verirken koreografi atlamak uygun olmaz; koreografi Tuğçe Ulugün Tuna’ya, müzik tasarımı da Ömer Sarıgedik’e emanet edilmiş.

Oyunun bu sene çıkan oyunlar içinde hem teksti hem sahneye koyuluş biçimi hem de oyunculuklarıyla öne çıkacağını düşünüyorum.

Oyun hakkında bilgi almak için: kutsal.tiyatro.oyunu / tatli.eksi.production

Hande Yöremen Gür | VsaHne

https://vsahne.com/tiyatro/kutsal-tatli-eksi-tiyatro