Erkek egemen dünyasında ‘kadın’ olmak.. Öncelikle ‘kadın’ olmak. Bir kız çocuğu olarak doğmak, dişi olmak. Kulağa nasıl geliyor, göze nasıl hitap ediyor? Her coğrafyada zor kadın olmak. Bir şeylere zorlanmak, katlanmaya çalışılmak, tabulara boğun eğmek ve/ veya onları yıkmaya çalışmak, bunların uğruna savaşmak gerekirse ölmek kadın olmak.
Zeynep Çay | Gül ve Diken
Bir Ebr-i bahar Ebemkuşağı renginde
Sonbaharın ince melankolik havası. Her yanda kokuyor sarı yaprak kokusu. Erken inen akşamlar ve hüzünlü veda eden güneş. Kızıl bir top misali varıyor başka diyarlara koca tepelerin ardında. İçimizde tutamadığımız, sarıp sarmalayamadığımız zamanın çaresizliği..
Sezen, aşk ve sonsuzluk
Sezen Aksu ‘Biliyorsun’ şarkısını çoğumuz biliriz. Acılı ve buruk bir yanı var bu şarkının. Ne zaman bir hüzün bulutu gelip kirpiklerimin üzerine yerleşse kendimi bu şarkıyı dinlerken bulurum. İçinde farklı renkler, farklı sesler, binbir melodi. Çaresizliğinin, iliklerine kadar hissedilen aşkın suskun göz yaşları. Sessiz sesiz ağlamak gibi.. İçin için..
Ruh Vampirleri
Kadınlar ve erkekler ne kadar birbirinden bağımsız yaratılanlar. Oysa arkadaş olsunlar diye yaratılmadılar mı?
Çaresiz Şövalye
Zamanın içinde zamansızlık gibi bir şey bu. Nereye gidiyor bu insanlar, nereye kayboluyorlar? Oysaki durdukları yerdeler. Her gün işlerine gidiyor, masalarına oturuyor, akşam evlerine dönüyorlar. Her akşam ışıkları yanıyor evlerin, peki ışıkların ardında ki yalnızlık?
Zamansızlığa iz..
Uzun zaman oldu, içimdekiler kelimelerle buluşup vücut bulmadı, bulamadı. Biz yazanlar yazmayınca eksik oluyoruz, sanki bir parçan hiç yok gibi, özlediğin biri senden uzak gibi, o çok sevdiğin ve istediğin her neyse hiç olmayacak gibi!
İskambil ev!
Gelin biraz benden konuşalım. “İnsan, kendini eleştirmeli,” diyorlar. Bu eleştiriye açık olmakla aynı şey mi? Eleştiri!!! Kime göre, neye göre. İnsan, zaten neden hep eleştirir ki? Altı ve üstü 3 günlük dünya hayatı.
Yağmur yağar ve ben Catherine Howard olurum!
Derin bir yalnızlığı sürüyor bedenim ve yorgun ayaklarım. Bir çanta dolusu ilaç ve bir kucak anı birikintisi. Ruhum, bu yorgunluğun ve birikmişliğin tortusunu nasıl atacak bilemiyorum ama bildiğim bu gece yağmur yağacakmış! Sahi, ne zaman çılgınlar gibi ıslandım delice yağan yağmurun altında? Ya siz?
Bir başka zamanın baharı!
Kırlara çıkmak zamanı şimdi, henüz Mayıs bitmeden papatyalarını koklamak zamanı, belki kurutmak kavanozlarda. Zaman geçince kurumuş hallerine bakıp ‘ah demek, başka bir zamanın baharı’.
İnsan, sadece insan!!!
Alevler yükseliyor, çığlıklar artıyor. Duvarın arasında sevinen insanlar görüyorum. “Bir zafer mi kazanıldı, neler oluyor?”