Buhran günümüzde ancak böyle anlatılabilir. Edebiyatta en sevdiğim dönem 2. Dünya Savaşı sonrası yazarlarınındır; Sartre, Remarque.. Savaşı değil de savaşın insanları ne hale getirdiğini ustalıkla anlatırlar.
Kasım 2016
Frankenstein
Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu Salon doldu. Merakla bekliyoruz. Üstelik çok iyi bildiğimiz bir Hikâye bu. Kerem Alışık’ın soyunduğu bu rolü merakla bekliyordum. Nasıl oynamıştır acaba? Onun kadar merak ettiğim biri daha var: Cansel Elçin. Televizyondan tanımak yeterli değil benim için, sahnede görmek istiyorum onu..
Vahşet Tanrısı
Kronik Kollektif Seyirciler yerleşirken onlar çoktan yerlerine geçmişti. Hoş bir müzik salonu kaplamıştı ve derken salon karardı, sahne zamanı geldi.
Hoş Geldin Boyacı
Geçen sezon gitmeye fırsat bulamadığım Hoş geldin Boyacı’ya 5 Kasım akşamı gittim. Erdal Özyağcılar’ı seneler önce Mustafa Alabora’nın yönettiği ‘Maviydi Bisikletim’ adlı oyunda seyretmiştim. Sahnede böylesine keyif veren bir ustayı seyretmek tiyatronun ruhuna dokunmanızı sağlıyor.
Hedwig ve Angry Inch
Kazan Dairesi Baştan söyleyeyim; bir kere daha oynasalardı o gün koltuğumdan hiç kalkmadan devam ederdim seyretmeye..
Ellerimin Arasındaki Hayat
Devlet tiyatrosu oyunları serisine devam ediyoruz. Cevahir 1. salondaki yerimizi aldık. Sahnelerde çoğunlukla perde kullanılmadığından dekor ortada. Heybetli sözcüğü sanırım uygun düşer bu oyunun dekoru için.
Testosteron
Oyun Atölyesi’nin kalitesini seviyorum. Oradaki bütün oyunlara içim rahat gidiyorum. ‘Testosteron’a giderken de böyle düşündüm. Oyun kapalı gişe oynuyor. Gerçekten kendinizi seçilmiş kişilerden biri gibi hissedebilirsiniz. Oyun öncesi Antre Cafe’de kahvelerimi içtik ve salona geçtik.
Demir
Tiyatro Martı “Hiç kimse kendine duyulan bir aşkı böylesine harcamamalıydı”